Avusturya ile Uzun Savaşlar Dönemi

1591’den beri Osmanlı Devleti’ne ödemesi gereken vergiyi öde­memesi ve sınır boylarında yaşanan saldırılar nedeniyle Avustur­ya’ya karşı sefere karar verilmiştir. Bölgede görevli olan Bosna beylerbeyinin, Hırvatistan topraklarına akınlar yaparken ölmesi, savaşı başlatan gelişme olmuştur. Böylece 1593’te başlayan ve Karadeniz’den Hırvat topraklarına kadar geniş bir cephede on dört yıl sürecek olan savaşlar başlamıştır.

Osmanlı Devleti’nin Avusturya’ya savaş ilan etmesi üzerine papanın faaliyetleri sonucun­da Avusturya, Erdel Prensliği, Eflâk ve Boğdan voyvodalıkları ile Lehistan gibi devletlerarasında Osmanlı’ya karşı bir Haçlı İttifakı oluşturulmuştur. 1594’te Viyana yolunda stratejik önemi olan Yanıkkale alınmışsa da Haçlı İttifakı karşı saldırıya geçmiş ve Estergon Kalesi’ni ele geçirmiştir. Bu gelişmeler üzerine yeniçeriler, tahta yeni çıkmış olan III. Mehmed’i bizzat sefere gitmeye zorlamıştır.

Estergon Kalesi (Macaristan)
Estergon Kalesi (Macaristan)

Kanuni Dönemi’nde kuşatılan ancak alınamayan Eğri Kalesi’nin fethinden sonra 1596’da, Haçova’da yapılan meydan savaşında Osmanlılar, Avusturya ve Erdel’in oluşturduğu müttefik orduya karşı büyük bir zafer kazanmıştır. Bu zaferin kazanılmasında Os­manlı ordusunun gücünden ziyade Avusturya ordusunun disip­linsizliği etkili olmuştur.

Haçova’da, kesin bir sonuç alınamadığı için taraflar arasındaki savaşlar on yıl daha devam etmiştir. Bu süreçte Avusturya, Yanıkkale’yi geri almış ve Budin’i kuşatmıştır.

Bu savaş yılları, iki taraf arasında Estergon, Kanije ve Belgrad kalelerinin el değiştirmesi ve karşılıklı kuşatmalarla geçmiştir.

Belgrad Kalesi (Sırbistan)
Belgrad Kalesi (Sırbistan)

Anadolu’da yaşanan isyanlar ve Safevilerin 1603’te doğudan saldırıya geç­mesi, Avusturya karşısında Osmanlıları zor durumda bırakmıştır. Buna karşın 1605’te Erdel’de, Osmanlı Devleti le­hinde başlayan ayaklanma, Osmanlı­ların Avusturya’ya karşı güç kazanmasını sağlamıştır.

Bu ayak­lanmadan sonra Estergon, geri alınmıştır. Avusturya’nın, Macar topraklarındaki isyanlarla uğraşması ve Osmanlı Devleti’nin de doğuda Safeviler ile mücadeleye devam etmesi üzerine iki devlet arasında 1606 Zitvatorok Antlaşması yapılmıştır.

Zitvatorok Antlaşması’nın önemli maddeleri şöyledir:

  • Osmanlılar, Avusturya arşidükü için Caesar (Sezar) unvanını kullanacaktır.
  • Savaş sırasında taraflarca kazanılan topraklar kendilerinde kalacaktır.
  • Avusturya yıllık vergi ödemeyecek, imparator bir defaya mahsus olmak üzere 200.000 kuruş gönderecektir.
  • Taraflarca esir almak ve kale işgal etmek yasaklanacak, eldeki esirler geri verilecektir.
  • Eğri, Kanije ve Estergon kaleleri Osmanlı Devleti’nde ka­lacaktır.

Zitvatorok’un Düşündürdükleri

Zitvatorok Antlaşması ile Osmanlılar, Macaristan’da durumunu korumuş hatta Eğri ve Kanije adlarında iki yeni beylerbeylik voluşturmuştur. Fakat Osmanlılar; eski Macaristan Krallığı’ndan, Habsburglarda kalan yerler üzerin­deki iddialarından ve bunun için ödenen yıllık 30 bin altın vergiden vazgeçmiştir.

Bu durum, Habsburglar karşısında Osmanlılar için açıkça bir gerileme ifade etmiştir. Osmanlı padişahının, rakibini “Caesar” unva­nıyla kendisiyle eşit bir hükümdar olarak tanıması ve antlaşmayı yirmi yıl için imzalaması, Osmanlı Devleti’nin artık Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’ndeki büyük iddialarından vazgeçtiğini göstermiştir. Uzun savaş yılları Osmanlı Devleti’nin, Habsburglar karşısında askerî zaaflarını ortaya çıkarmıştır.

Avusturyalı askerler (Temsilî)
Avusturyalı askerler (Temsilî)

Yeni harp teknolo­jisini kullanan Avusturya askeri karşısında eski usul ile savaşan Tımarlı Sipahilerin yetersizliği ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Osmanlı hükûmeti, Anadolu’da tüfek kullanabilen sekban askeri toplamak zorunda kalmıştır. (Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye IV, s.187’den düzenlenmiştir. MEB)

Zitvatorok Antlaşması, Osmanlı Devleti’ne dış politikada prestij kaybettirmişti. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin sadece Maca­ristan’da toprak kazanma amaçlarından vazgeçmesi anlamına gelmiyordu. Aynı zamanda Zitvatorok Antlaşması, Avusturya’nın ödemek zorunda olduğu vergilerin kaldırılmasını, Avusturya’nın büyük devlet seviyesine çıkmasını ve Osmanlı Devleti ile diplo­matik protokolde eşit olmasını sağlıyordu.

Avusturya ile süren uzun savaşlar, iki buçuk asırdan beri Balkanlar ve Orta Avrupa’yı hedefleyen Osmanlıların bundan sonra uygulaya­cağı politikaları da belirledi. Uzun savaşlar sonucunda imzalanan Zitvatorok Antlaşması ile birlikte Osmanlı Devleti artık Avrupa diplomasisinde mütekabiliyet esasını kabul etti.

Bu süreçteki askerî seferler ve kuşatmalar, Batı’da Osmanlı Devleti’nin askerî gücünün eski seviyesinde olmadığı hakkında yeni kanaatlerin oluşmasına yol açtı. Aynı şekilde Osmanlılar da Batı’daki askerî yapıda meydana gelen teknik değişimleri fark etti.

Uzun savaş yılları her iki taraf için de kazanç sağlamaktan ziyade yıpratıcı oldu. Bu süreçte dışarda Safeviler ve Avusturya, içerde de Celâli İsyanları ile uğraşan Osmanlılar, üç cephede birden mücadele etmek zorunda kaldı. Bu durum Osmanlı’nın uzun va­deli planlar yerine günü kurtarmaya yönelik pratik ve kısa vadeli siyaset üretmesine neden oldu.

————- 0 ————-

Yorum yapın