Roma resim sanatında, resimde görülen mozaik ve fresko süslemeleri Bizans Dönemi’nde gelişimini sürdürmüştür. Kilise ve manastırlarda bu süsleme tekniklerine sık sık rastlanmaktadır. Bu mabetlerden biri olan Sümela Manastırı’nda kaya kilisesinin ve kiliseye bitişik şapelin iç ve dış duvarları fresklerle donatılmıştır. Fresklerde işlenen başlıca konular İncil’den alınmış sahneler, Hz. İsa ve Meryem’in hayatı ile ilgili tasvirlerdir.
Anadolu’da Efes’te bulunan Yamaç Evleri de (3-7. yy.) mozaikleriyle ünlüdür. Duvarlarında Antik Yunan ve Roma mitolojisi ile günlük hayattan sahneler, balık ve kuş gibi hayvan tasvirleri bulunmaktadır.

İstanbul ve Anadolu’daki Erken Bizans Dönemi resim örneklerinin büyük çoğunluğu günümüze ulaşmamıştır. Bunun nedeni 726-842 yılları arasında yaşanan ikona kırıcı (İkonoklazma) hareketidir. Ancak, bu dönemin etki alanı dışında kalan Batı Roma, Mısır ve Kıbrıs gibi bölgelerdeki Erken Hristiyan Dönemi yapılarının fresko ve mozaik teknikleriyle yapılmış resimleri varlığını korumuştur.
Mozaik sanatı da İkonoklazma hareketinden doğrudan etkilenmiştir. Bu dönemde İstanbul Ayasofya Kilisesi’nin neredeyse tüm mozaikleri yok edilmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise Bizans anıtsal resim sanatında tekrar canlanma yaşanmış, birçok yapı üzerinde nadide eserler verilmiştir. İkonoklazma sonrası ikon sanatı da tekrar canlanmıştır.
Hristiyanların dinî tasvirlere düşkünlüğü, siyasi ve dinî liderlerin güç göstergelerinin ifadesi olarak ikonalar yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Malzeme olarak ahşap, mermer, fil dişi, metal (bronz, gümüş, altın), seramik ve mozaik kullanılmıştır. Renkli mermere kakma renkli taşlarla yapılmış ve günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenen, Konstantinos Lips Manastır Kilisesi kazılarında bulunmuş Azize Eudoksia İkonası çok az örneği olan taşınabilir mozaikler olarak adlandırılan bir ikona türüdür.
