Fransız İhtilali – Fransız İhtilalin Başlaması ve Gelişimi – İhtilalin Sonuçları Nelerdir?

Fransız İhtilali ile ortaya çıkan gelişme ve olaylar Avrupa’nın siyasi, sosyal ve ekonomik hayatını altüst etmiştir. Sonuçları bakımından da bu ihtilal, bütün dünyayı çok yönlü olarak etkilemiştir.

İhtilal Öncesi Fransa

Fransa, XVIII. yüzyılda Avrupa ülkelerinin çoğunda olduğu gibi katı bir mutlakiyetle yönetilmekteydi. Kral, ülkenin yönetimi ve geleceği üzerinde mutlak söz sahibiydi. Orta Çağ’da hâ­kim olan feodalitenin izlerini taşıyan Fransa’da, toplumsal sınıflar arasında ekonomik, hukuki, siyasi ve sosyal eşitsizliğe dayanan bir yapı vardı.

Bu nedenle kral ile halk arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi. Fransa’da halk, genel ola­rak ayrıcalıklı ve ayrıcalıksız olmak üzere iki sınıfa ayrılıyordu. Ayrıcalıklı sınıf, din adamları ve soylulardan; ayrıcalıksız sınıf ise burjuvalar ve köylülerden oluşuyordu. Ülke ekonomisindeki etkileri artan burjuva sınıfı, siyasi ve sosyal haklara sahip olmak istiyordu.

Halktan vergi toplanması (Tablo)
Halktan vergi toplanması (Tablo)

Vergi sisteminde de bir adalet­sizlik söz konusuydu. Soylular ve din adamları vergi vermezken halktan, doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki çeşit vergi alınıyordu. İltizam usulüyle toplanan vergiler, halkın tepkisine neden oluyordu.

Adalet sisteminde yargıçlık ya babadan oğula geçiyor ya da satın alınıyordu. XVIII. yüzyıldaki uzun savaşlar da Fransa’yı maddi ve manevi olarak yıpratmıştı. Ancak aydınlanma dü­şüncesinin etkisiyle Montesquieu (Montesku), Voltaire (Volter) ve Rousseau (Ruso) gibi önemli düşünürler halkı etkiliyordu.

(Rifat Uçarol, Siyasi Tarih, s. 9-14’ten düzenlenmiştir. MEB ders kitabı)

İhtilalin Başlaması ve Gelişimi

Fransa Kralı XIV. Louis (Lui) ve onu izleyen kralların genişleme politikaları, Fransa’yı ekonomik olarak sıkıntıya sokmuştur. XVIII. yüzyılda özellikle Amerikan Bağımsızlık Savaşları’nda Amerika’ya yapılan yardımlar, Fransa’da halktan daha fazla vergi toplanmasına neden olmuştur. Soylular ile kilise mensuplarının da vergiden muaf olması, hazineyi güç duruma düşürmüş ve Fransa iflasın eşiğine gelmiştir. Kral XVI. Louis, mali bunalıma çözüm bulmak amacıy­la 1614’ten beri toplanmayan “Etats Generaux”yu (Eta Jenero) 5 Mayıs 1789’da toplamıştır.

Etats Generaux; soylular, din adamları ve halk temsilcilerinden oluşan bir meclis olup herhangi bir yasama ve yürütme yetkisi yoktur. Bu mecliste alınan kararlarda her sınıfın bir oy hakkı vardır. Böylece çıkarları birbirine yakın olan din adamları ve soylular, mecliste daima çoğunluğu sağlamıştır.

Sınıflar arasında yaşanan güç ve üstünlük mücadelesi nedeniyle bu meclis bir sonuca ulaşamamıştır. 17 Haziran 1789’da Etats Generaux’daki halk temsilcileri, halkın yüzde doksan altısını temsil ettiklerini söyleyerek kendilerinden oluşan meclisi “Ulusal Meclis” olarak ilan etmiştir. Ulusal Meclis, egemenlik hakkını halk adına ele alarak kendilerinin rızası olmadan halktan hiçbir vergi topla­namayacağını bildirmiştir.

Kral, meclisin toplanmasına engel olmak istemiş ancak başarılı olamamıştır. Ulusal Meclis, anayasa yapılıncaya kadar dağılmama kararı almıştı. Meclis bu hareketiyle yüzyıllardan beri süregelen monarşi yönetimini değiştirmeyi hedef almış ve bu karar Fransız İhtilali’ni başlatmıştır.

Anayasa hazırlamaya başlayan Ulusal Meclis, 9 Temmuz 1789’da kendisini “Kurucu Meclis” ilan etmiştir. Yaşanan bu gelişmeler ay­rıcalıklı sınıf olan din adamları ve soyluları korkutmuş ve kralın da desteğiyle meclis dağıtılmak istenmiştir. Meclisin dağıtılacağı söylentileri üzerine halk, 14 Temmuz 1789’da kraliyetin baskı­sıyla hapse atılanların bulunduğu ve mutlakiyetin sembolü olarak görü­len Bastille (Bastil) Hapishanesi’ni basmıştır. Aynı zamanda halk, Paris’te Commune (Komün) adı ile yeni bir yönetim kurmuş ve kralın koruma askerlerine karşı da ulusal bir ordu oluşturmuştur. Paris’te meydana gelen bu gelişmeler, Fransa’nın diğer yerlerine de hızla yayılmıştır.

Bastille Hapishanesi Baskını (Tablo)
Bastille Hapishanesi Baskını (Tablo)

Kurucu Meclis, feodalite döneminden beri var olan ayrıcalıkları ortadan kal­dırmış ve Fransa’da eşitliğe dayanan yeni bir toplum düzenine geçilmiştir. “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi”ni ilan eden Kurucu Meclis, bir anayasa hazırlamış ve bu anayasa 1791’de kral tarafından da onaylanmıştır. Fransa’nın bu ilk anayasasıyla egemenlik hakkı halka verilmiş ve güçler ayrılığı prensibi kabul edilmiştir. Böylece Fransa’da mutlak monarşi dönemi sona ererek meşruti monarşi dönemi başlamıştır.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Temel hak ve özgürlükleri içeren “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi”ne göre insanlar özgür ve yasalar önünde eşittir. Herkes memur olabilme hakkına sahiptir. Söz ve basın öz­gürlüğü vardır. Özel mülkiyet dokunulmazdır ve toplumda vergiler, dengeli bir biçimde dağıtılmalıdır.

Anayasayı hazırlayarak görevini tamamlayan Kurucu Meclis, ken­disini feshetmiş ve seçimlere gitmiştir. Seçimler sonucunda 1791­1792 yılları arasında “Yasama Meclisi Dönemi” başlamıştır. Bu meclis döneminden sonra Fransa’da Konvansiyon Meclisi kurulmuş ve bu meclis cumhuriyeti ilan etmiştir. Bu dönemde cumhuriyet rejimi, zor kullanılarak ülkeye yerleştirilmeye çalışılmış­tır. Ancak bu baskı yönetimine muhalif olanlar, ülke yönetimi­ni ele geçirmiş ve Konvansiyon Dönemi’ne son vermiştir. Böylece Fransa’da Direktuvar Dönemi başlamıştır.

Konvansiyon Meclisi (Tablo)
Konvansiyon Meclisi (Tablo)

1795-1799 yılları arasındaki bu dönemde, yürütme gücü meclis tarafından seçilen ve direktuvar denilen beş üyeden oluşan bir kurula verilmiştir. Ancak bu ye­ni idareden memnun olmayan halk, yeniden ayaklanmıştır. Bu isyanları genç bir general olan Napoleon bastırmış ve ülke içe­risinde şöhret kazanmıştır. Direktuvar yönetimine son veren

Napoleon kendisinin büyük yetkilerle başında bulunduğu bir konsül yönetimi kurmuştur. Ekonomik, idari ve yasal reformlara girişerek büyük başarı sağlayan Napoleon, Fransa’da iç barışı sağ­lamıştır. Böylece konsüllük yönetimiyle Fransa’da, İhtilal Dönemi sona ermiştir. 1804’te yapılan halk oylaması ile konsül yönetimi imparatorluğa dönüştürülmüş ve Napoleon imparator olmuştur. Böylece Fransa’da 1799 yılından itibaren, on beş yıl sürecek olan Napoleon Dönemi başlamıştır.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Korsika doğumlu bir topçu subayı olan Napoleon, 1796-1797 İtalya Savaşı’nda sağladığı başarıyla ünlü bir general olmuştur. Roma İmparatorluğu hakkında yazılanları büyük bir ihtirasla okuyan Napoleon, bu imparatorluğun Doğu’daki istilalarını tekrarlamak istemiştir.

İhtilalin Sonuçları

Eşitlik, özgürlük, ulusçuluk, ulusal egemenlik, demokrasi, laiklik, adalet gibi düşünce akımları ve kavramlar; Fransız İhtilali ile Av­rupa’ya yayılmıştır. İhtilalin ortaya çıkarmış olduğu bu düşünce akımları ve kavramlar, günümüze kadar uzanan büyük değişik­liklerin ve gelişmelerin yaşanmasına yol açmıştır.

Fransa, ihtilal hareketlerine karşı olan Avusturya ve Prusya başta olmak üzere Avrupalı devletler ile savaşmıştır. Koalisyon veya İhtilal Savaşları adı verilen bu savaşlar Avrupa’yı siyasi, sosyal ve ekonomik yönden büyük ölçüde değiştirmiştir. Liberalizm ve milliyetçiliğin Avrupa’ya yayılmasıyla ulus-devlet anlayışı ortaya çıkmıştır.

Yorum yapın