Fransız İhtilali’nin İmparatorluklara Etkisi

Bünyesinde çeşitli milletler bulunduran imparatorluklarda aynı millete ait insanların da ayrı ayrı siyasi teşekküller hâlinde yaşadığı olmuştur. İhtilal savaşlarıyla farklı milletler arasında milliyetçilik ve hürriyet fikirleri yayılmışmış ve bu milletler bağlı oldukları devletlere karşı ayaklanmaya başlamıştır. Fransız İhtilali ile or­taya çıkan bu fikirler; Avusturya-Macaristan, Rusya ve Osmanlı Devleti’nin sosyal ve siyasi hayatlarını etkilemiştir.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, çeşitli ırk ve mezhepten olu­şan toplumsal bir yapıya sahiptir. Metternich’in (Meternik) mutlakiyetçi yönetimi altında bulunan Avusturya, hâkimiyeti altındaki toplumların ihtilal düşüncesini benimsemesinden ve yönetime karşı ayaklanmasından korkmuştur.

Metternich
Metternich

Nitekim Fransız İhtilali’nin etkisi ile 1848 yılında Avrupa’da meydana gelen olaylar, bu korkunun haklılığını ortaya çıkarmıştır. 1848 yılındaki olaylarda özgürlük düşüncesinin etkisiyle ülkede mutlakiyetin kaldırılması istenmiştir. Milliyetçiliğin etkisiyle Alman olmayan uluslar da ba­ğımsızlıklarını elde edebilmek üzere harekete geçmiştir.

Avusturya’da halk, ilk defa 1848’de Viyana’da anayasa için ayak­lanmış ve Metternich İngiltere’ye kaçmıştır. Viyana’da toplanan Kurucu Meclis, feodal düzenin vergilerini kaldırmış ve sosyal eşitliği ilan etmiştir. Ancak Avusturya imparatoru, Viyana’yı işgal ederek meclisi dağıtmayı başarmıştır. Olaylar bu noktadan son­ra Avusturya egemenliği altında bulunan ulusların bağımsızlık isyanlarına dönüşmüştür. Bun­lardan en önemlisi Macarların bağımsızlık hareketi olmuştur.

Macar İsyanı (Tablo)
Macar İsyanı (Tablo)

Avusturya, Macarların bağım­sızlık hareketine tepki göste­ren Rusya ile iş birliği yaparak 1849’da Macaristan’a girmiş­tir. Macar bağımsızlık hareketi kanlı şekilde bastırılmış ve Ma­caristan yeniden Avusturya’ya bağlanmıştır. Macar İsyanı’nın bastırılmasından sonra bağım­sızlık taraftarlarından bir kısmı Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır.

Yine bu sırada, Rusya’nın bastır­dığı Lehistan İsyanı’ndan kaçan Lehler de Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır. Bu mültecilerin Avustur­ya ve Rusya tarafından Osmanlı Devleti’nden geri istenmesi ve Osmanlı Devleti’nin bu talebi reddetmesi ile “mülteciler sorunu” ortaya çıkmıştır.

Avusturya egemenliğinden kurtulmak ve ulusal birliğini sağlamak isteyen İtalya’da da aynı dönemde ayaklanmalar çıkmıştır. Ancak Piyemonte orduları, Avusturya’ya yenilmiş ve bu nedenle İtalya bağımsızlığını ve siyasi birliğini sağlayamamıştır. Ardından kü­çük devletlerden meydana gelen ve Avusturya’nın nüfuzu altında bulunan Almanya’da da ayaklanmalar yaşanmıştır. Avusturya’da Metternich’in yönetimden çekilmesinden sonra 1848’de Prusya’nın başkenti Berlin’de halk krala karşı ayaklanmıştır. Bunun üzerine Prusya Kralı IV. Wilhelm (Vilhelm), halka bir anaya­sa vadetmiş ve böylece Prusya’daki isyan sona ermiştir.

Rusya, 1815 Viyana Kongresi ile Polonya’ya (Lehistan) hâkim olmuştur. Ancak bağımsızlık isteyen Polonyalılar, 1830’da isyan etmiştir. Ayaklanma, Rusya tarafından bas­tırılmış ve anayasa kaldırılarak Polonya bir Rus ili hâline getirilmiştir. Bu olayda Avusturya ve Prusya, Rusya’nın tarafını tutmuş; Fransa ve İngiltere ise tarafsız kalmıştır. Rusya’nın, ülkedeki azınlıklara baskı yapması nedeniyle 1863’te Polonya’da yeni bir ayaklanma daha çıkmıştır. Rusya bu ayaklanmayı bastırdıktan sonra azınlıklara karşı Ruslaştırma politikası başlatmıştır.

Rusya, XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki toprakları üzerinde genişleme politikası izlemeye baş| lamış ve aynı bölgede genişlemek isteyen Avusturya *“ ile rakip hâle gelmiştir. Bölgeye hâkim olmak için Slav toplumlarını bir siyasi birlik altında toplamak isteyen Rusya, Panslavizm politikasını uygulamaya başlamıştır. XIX. yüzyılın başlarında ortaya çıkan Panslavizm, Fransız İhtilali’nin getirmiş olduğu milliyetçilik akımıyla Slavlar üzerinde büyük etki yapmıştır.

Panslavizme göre Osmanlı ve Avusturya-Macaristan imparatorlukları yıkılmalı, bunların yerine Rusya’nın egemenliği altında bir Slav devleti kurulmalıdır. Rusya, bu politika gereği Osmanlı Dev­leti içerisindeki Slav ve Ortodoks topluluklara her türlü yardımı yapmaya başlamış ve bunlara özerklik verilmesini istemiştir.

Osmanlı Devleti; çeşitli ırk, din, dil ve kültüre sahip toplumlardan meydana gelmiştir. Fransız İhtilali’yle birlikte milliyetçilik akımı Osmanlı Devleti içerisinde yayılmaya başlamıştır. Bu akım XIX. yüzyılın başlarından itibaren birçok isyanın çıkmasına da neden olmuştur. Balkanları ele geçirmek, Mısır’a ulaşmak ve Doğu Akdeniz’de Fransız hâkimiyeti sağlamak isteyen Napoleon, Osmanlı Devleti’ndeki Hristiyan topluluklar arasında bağımsızlık düşüncesinin yayılmasını istemiştir.

Napoleon Mısır Seferi’nde (Tablo)
Napoleon Mısır Seferi’nde (Tablo)

BİLİYOR MUSUNUZ?

Napoleon, Rumları kışkırtmak için komutanları­na şu emri vermiştir: “Halkı kazanmak için elinizden geleni yapınız. Eğer halkın bağımsızlığa eğilimi varsa bağımsızlık duygusunu körükleyiniz.” Bundan sonra da Rumlara silah ve cephane göndermiştir. Aynı şekilde, Mısır’a çıktıktan sonra da buranın halkını Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtmaya başlamıştır.

Napoleon
Napoleon

Fransa’dan sonra Rusya da Balkanlarda milliyetçilik fikrini yayarak halkı kışkırtmaya devam etmiştir. Fransızlar, Napoleon’dan sonra bu bölgeden çekilmiş olmalarına rağmen propaganda faaliyet­lerine devam etmiştir. Böylece Osmanlı Devleti içerisindeki Hristiyan topluluklar arasında, bağımsızlık istekleri hızla yayılmaya başlamıştır. Bu da Osmanlı Devleti’nde ilk olarak Sırp İsyanı’na neden olmuştur.

Yorum yapın