Hak ve Özgürlüklerin Anlamı Nedir?

Bazıları için haklar ve özgürlükler her zaman vardı. Bu, tüm hak ve özgürlüklerin herkes için her zaman geçerli olmadığını söylemenin başka bir yoludur. Geçmişte çoğu zaman bazıları, doğuştan getirdikleri ya da sonradan edindikleri birtakım özellikler nedeniyle ötekilerden daha değerli ve onurlu kabul edildiler.

Örneğin; zengin, güçlü, soylu, şehirli, erkek, yetişkin, sağlam, yerli, kral veya efendiler karşısında fakir, zayıf, halk, köylü, kadın, engelli, mülteci, tebaa veya köleler ikinci sınıf insan muamelesi gördüler. Ancak insan hak ve özgürlüklerinin demokrasiyle birlikte gelişmesiyle tüm bu ayrımlar ortadan kalktı. İşte bu, insan hakları idealinin gerçek zaferidir.

Hak ve Özgürlüklerin Anlamı

Üstteki resimde 1950 yılında, İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi’nin kabulünün ikinci yıldönümünde, New York’takî Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Çocuk Okulu öğrencileri, tarihî belgenin bir posterini inceliyorlar.

Bildirge’nin, 10 Aralık 1948 tarihin­de BM Genel Kurulunda kabul edilmesinden sonra Bildirge’nin benimsenmesi, duyurulması, dağıtılması ve okutulması için bütün BM üyesi ülkelere çağrı yapılmıştı (Fotoğraf: İnsan Haklan Bildirgesini İnceleyen Öğrenciler, BM Arşivi).

Demokrasilerde kral ve tebaa, efendi ve köle artık yok. Çünkü demokratik toplumlarda herkes eşit, herkes özgürdür. Temelinde insan hak ve özgürlükleri olan günümüz demokratik toplumlarında krallara ve soylulara ayrıcalıklı bir sınıf olarak yer yoktur.

İngiltere ve İspanya gibi ülkelerde hâlen varlığını koruyan kraliyet, sembolik bir anlam taşımaktadır. Herkesin özgür doğduğu, değer ve onur bakımından eşit olduğu, hiçbir insanın köleleştirilemeyeceği, hatta ücretsiz çalıştırılmayacağı ilkesi, kral ile tebaası, efendi ile kölesi arasında insan olmak bakımından bir fark olmadığını ifade eder.

Böylece krallık, tebaa, efendi ve kölelik gibi kurumlar ortadan kaldırılmış, sosyoekonomik seviyesi ne olursa olsun herkesin eşit olduğu ilkesi benimsenmiştir.

Televizyon kanalı CNN’de yayınlanan, “Köleliğin öncesi ve Sonrası” adlı belgeselde gösterilen bir resim. Resimde, köle pazarında bir kadının, 15-16 yaşlarındaki kız çocuğuyla birlikte satılmak üzere olduğu görülüyor (Görsel:www.ftsblog.net).

Yaşamak, barınmak, beslenmek, bir vatandaşlığa sahip olmak, din ve inanç özgürlüğüne sahip olmak, aile kurmak, kültürel faaliyetlere katılmak gibi temel insan haklarının en azından kâğıt üzerinde herkes tarafından kabul edildiğini görüyoruz.

Öyle ki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni Birleşmiş Milletlere üye tüm ülkeler onaylamış durumdadır. Fakat Bildirge’deki kadın, çocuk, engelli, mülteci, işçi veya çevreyle ilgili hak ve özgürlükleri yasal olarak düzenleyen uluslararası belge­ler, bazı gelişmiş ülkeler de dâhil olmak üzere, birçok ülke ta­rafından imzalanmış değildir.

Bu gerçek, herkesin aynı eşit in­sanlık onurunu taşıdığını kabul etme ile herkese eşit davranma arasında hâlâ çok önemli bir fark olduğunu göstermektedir.

Çocuk hakları, insan haklarının herkes için geçerli ve eşit olduğunun bir kanıtıdır. Çocuklar; özgürce yaşamak, düşüncelerini ifade etmek, bir isme ve vatandaşlığa sa-hip olmak gibi temel insan haklarının yanında oyun oy-namak, eğitim görmek gibi diğer sosyokültürel haklara da sahiptirler (Görsel: www.coe.int, düzenlenmiştir.).
Çocuk hakları, insan haklarının herkes için geçerli ve eşit olduğunun bir kanıtıdır. Çocuklar; özgürce yaşamak, düşüncelerini ifade etmek, bir isme ve vatandaşlığa sahip olmak gibi temel insan haklarının yanında oyun oynamak, eğitim görmek gibi diğer sosyokültürel haklara da sahiptirler (Görsel: www.coe.int, düzenlenmiştir.).

Dünyanın birçok yerinde hâlen, eşitlikçi ve adil olmayan, insan onuru ve değerini zedeleyen birçok şahsi veya resmî tutum ve uygulamalara sıkça rastlanmaktadır. Bu uygulama­ların arkasında ise yoksulluk ve eğitimsizlik bulunmaktadır.

Bu durum, sosyal ve kültürel açıdan herkesin henüz eşit bir se­viyede olmadığının bir kanıtıdır. Ayrımcı tutumlar, bireylerde “değersizlik” gibi olumsuz duyguların yaşanmasına yol açabilir. Bu yüzden insan haklarının herkes için eşit ve geçerli hâle geti­rilmesini uzun soluklu bir süreç olarak değerlendirmek gerekir.

Çocuk hakları, insan haklarının herkes için geçerli ve eşit olduğunun bir kanıtıdır. Çocuklar; özgürce yaşamak, düşüncelerini ifade etmek, bir isme ve vatandaşlığa sahip olmak gibi temel insan haklarının yanında oyun oynamak, eğitim görmek gibi diğer sosyokültürel haklara da sahiptirler.

Çocuklar ve ye­tişkinler, kadınlar ve erkekler, beyazlar ve siyahlar arasında, üstünlük ifade eden bir fark yoktur. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin bir sonucu olarak ortaya konan Çocuk Haklarına Dair Uluslararası Sözleşme, çocukların sahip oldukları hakları kullanabilmeleri için devlete ve anne babaya belli sorumluluk­lar yüklemektedir.

Üstteki afiş, insan haklarını özetleyen en güzel üç sözcüğün ahengini içermektedir: onur, eşitlik, özgürlük (www. tihk. gov. tr).
Üstteki afiş, insan haklarını özetleyen en güzel üç sözcüğün ahengini içermektedir: onur, eşitlik, özgürlük (www. tihk. gov. tr).

Öte yandan demokratik devletler, yüzyıllardır ikinci sınıf insan muamelesine maruz kalan kadınların haklarını da korumak zorundadır. Ataerkil ve geleneksel birçok toplumda kadınların durumu, erkek egemenliği karşısında oldukça kötü görünmektedir.

Hâlbuki kadınlar da erkekler kadar toplum ve medeniyete katkı yapmakta ve insan olma onurunu taşımak- talar. İnsan hakları kavramı, erkek egemenliğinin sonlandırılması için cinsiyetlerin birbiri üzerine doğuştan üstünlüğü ön yargısıyla çok yönlü mücadele edilmesini gerektirmektedir. İnsan hakları konusunda bir başka mücadele ise Amerika’nın keşfinden beri, belli bazı toplumlarda sistematik bir ayrımcılığa uğrayan siyah tenlilerin beyaz tenlilerle eşit hâle getirilmesi için verilmektedir.

MİNİ SÖZLÜK

Bildirge: Bağlayıcılığı olmayan tavsiye niteliğindeki kararları ilan eden belgeler.

Sözleşme: İmzalayan devlet için, yasa gibi bağlayıcı niteliği olan uluslararası belgeler.

Yorum yapın