Hitit Sanatı – Hitit Mimarisi, Heykel ve Kabartma Sanatı, Küçük El Sanatları

Anadolu’ya MÖ 2000 yıllarında, Kafkasya üzerinden gelen Hititler Anadolu’nun yerli halkı olarak kabul edilen Hattilerle kaynaşarak büyük bir uygarlık kurmuşlardır. MÖ 1700-1200 yılları arasında Orta Anadolu’da güçlü bir merkezi krallık olarak siyasal yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

Anadolu’da krallık dönemindeki başkenti Hattuşaş’ın (Boğazköy- Çorum) yanında, Alişar (Yozgat) ve Kültepe (Kayseri) gibi birçok yerleşim yerleri kurmuşlardır. Tarihin ilk yazılı antlaşmasını yapan Hititlerin resmî diplomatik yazışma ve saray arşivlerinde Asur (Akad) çivi yazısını, kayalardaki kabartma­lar ve yazıtlarda ise Hiyeroglif denilen resim yazısını kullandıkları anlaşılmak­tadır. Mısır Firavunu II. Ramses ile Hititler arasında imzalanan Kadeş Antlaşması’nın kil tablet üzerine Akad çivi yazısı ile yazılmış bir nüshası Hattuşaş antik kentinde yapılan kazılarda bulunmuştur.

Akad çivi yazısıyla yazılmış Kadeş Antlaşması'nın kil tableti
Akad çivi yazısıyla yazılmış Kadeş Antlaşması’nın kil tableti

Hititler güçlü krallıkları, sanatı, yazısı, hukuku ve dini ile tarihteki önemli uygarlıklardan biri olmuştur.

Hitit Mimarisi

Hititlerin başkenti olan Hattuşaş, çevresi yedi kilometreyi bulan surlar­la çevrilmiş, içinde anıtsal mimarinin en güzel örneklerinden olan saray, tapınak ve kaleleriyle döneminin en görkemli başkentlerinden biridir. Yapılan kazılarda mimari alanda bıraktıkları eserler Hitit mimarlığının yüksek bir yeteneğin ürünü olduğunu göstermektedir. Hattuşaş’da yapılan kazılarda büyük bir kale ortaya çıkarılmıştır.

Kale; arşiv bölümü, tapınak­lar, kabul salonu, kuyumcu, derici ve terzilere ait dükkanları ile kralın yaşadığı bir saraydan oluşmuş kompleks yapıdır. Kalenin yapımında iki metre boyunda taşlar kullanılmış, altı metre yüksekliğinde kuleler ve sur merdivenleri inşa edilmiştir. Hattuşaş’a giriş şehrin farklı yönlerinde bulu­nan çok sayıda kapıdan sağlanmaktadır.

Kral Kapı kabartması
Kral Kapı kabartması

Bunların en önemlileri ise güney­deki üç kapıdır. Birinci kapı iç kısmında bir kral kabartması bulun­duğundan “Kral Kapı” olarak adlandırılmaktadır. Yapay bir tepenin üzerindeki “Yer Kapı”nın altında potern olarak adlandırılan büyük bir yer altı geçidi bulunmaktadır (Görsel 3.35). Bu kapıda ayrıca, ikisi kent dışına, ikisi de kent içine dönük dört sfenks yer almaktadır. Güney surunun batısındaki “Aslanlı Kapı” ise adını iki aslan heykelinden almıştır.

Sfenksli Kapı (Hattuşaş) - Potern - Aslanlı Kapı
Sfenksli Kapı (Hattuşaş) – Potern – Aslanlı Kapı

Hattuşaş’ta Hitit inançlarına göre tanrının evi sayılan ve günlük hayatta önemli bir yere sahip olan yedi tapınak gün ışığına çıkarılmıştır. Tapınaklarda anıtsal bir giriş, ortada avlu ve onu çevreleyen yan odalar, kralın dinî törene hazırlandığı, tanrı heykelcikleri ve devlet arşivlerinin saklandığı bölümler bulun­maktadır.

Ana tapınak planı (Hattuşaş)
Ana tapınak planı (Hattuşaş)

Hititler ölülerini yakarak küllerini çömlekler içinde sakladıkları ve kalın­tılarını da gömdükleri için Hattuşaş’ta anıt mezar mimarisine rastlanmamıştır. Hitit mimarisinde yapılarda binanın dış cephesine ve belli plana uymayan bir oda düzeni vardır. Kentlerde belli bir düzende olmayan binalarda büyük pencereler kullanılmıştır.

Yapıların temellerinde iri taşlar, dış cephelerin alt kısımlarında ise süsleme amaçlı orthostat adı verilen kabartmalı taş bloklar kullanılmıştır. Duvarlar kerpiçten oluşmuş ve ahşap sütunlarla desteklenmiş, çatılarda ahşap malzemeler kullanılmıştır.

Orthostat
Orthostat

Hitit Heykel ve Kabartma Sanatı

Hitit heykel sanatı daha çok pişmiş topraktan veya metalden yapılmış heykelciklerle tanınır. Bu heykelciklerde insan figürlerinden daha çok aslan, boğa gibi hayvanlar gerçekçi bir üslupla tasvir edilmiştir. Aynı üslubun metale uygulanmış örnekleri olan gümüşten geyik ve boğa ritonlarıysa Hitit maden işlemeciliğinin ulaştığı ustalık derecesini yansıtır.

Hititlerde aslanlar, savaş tanrısı ve sfenksler büyük boyutlu; kuş, boğa, antilop, çift başlı ördek biçimindeki içecek kapları da küçük boyutlu heykel sanatı örneklerindendir. Tunçtan yapılmış tanrı heykelcikleri ile kötü ruhları kovmak için kraliyet yapılarının ve tapınakların temeline çakılan insan biçimindeki adak çivileri de bu sanatın ilgi çekici örnekleridir.

Altın Yozgat Heykelciği, Yazılıkaya
Altın Yozgat Heykelciği, Yazılıkaya

Anadolu’da heykel ve kabartma sanatı mimariye bağlı olarak gelişmiştir. Büyük tapınaklar, saraylar ve kapılar için devasa boyut­larda heykel ve kabartmalar yapılmıştır. Hattuşaş’taki insan başlı, aslan vücutlu hayalî yaratık olarak bilinen sfenks heykelleri, Alacahöyük’teki Sfenksli Kapı kabartmaları, Yazılıkaya Açıkhava Tapınağı’ndaki kabartmalar ve Yer Kapı sfenksleri bu alanda en özgün örneklerdir.

Mimari eserlerin ve yüksek kayaların üzerine işlenmiş Hitit kabartmalarında, daha çok kral ve kraliçeyi tanrılarla beraber tasvir eden sahneler, savaş sahneleri ve kutsal ziyafet sahneleri ile günlük yaşam­dan tasvirler yer almaktadır. Hititlerden kalma bütün kabart­malarda krallar tanrının temsilcisi sayıldıkları için tanrının rahibi görünümündedir. Yazılıkaya’daki açık hava tapınağının duvarlarına Hititlere ait kral, tanrı ve tanrıçaların kabartma figürleri işlenmiştir. Burada bulunan On İki Tanrı Kabartması bunun güzel örneklerindendir.

On İki Tanrı Kabartması, Yazılıkaya
On İki Tanrı Kabartması, Yazılıkaya

Geç Hitit Dönemi heykel sanatında kapı aslanları ve orthostatları bezeyen kabartma frizler yaygın olarak kullanılmıştır. Bu döneme ait Kargamış, Zincirli ve Aslantepe’deki kabartmalarda daha çok Suriye ve Kuzey Mezopotamya etkisi görülmektedir.

Kabartma örneği, Kargamıs
Kabartma örneği, Kargamıs

Hititler genellikle, Anadolu’ya özgü bir mühür tipi olan ve Hitit kabartma sanatının küçük sanat eserleri arasında yer alan damga mühürleri kullanmışlardır. Altın, gümüş ve tunçtan yapılan, silindir veya düğme biçiminde olan bu mühürlerin üzerinde insan ve hayvan figürleri yer almaktadır. Bunun yanında Hititlerde damga mühürler kadar yaygın olmamakla birlikte Mezopotamya ve Suriye kültürlerinin etkisiyle silindir mühürlere de rastlanır.

Hitit Küçük El Sanatları

Hititlerde dinî anlayış maden, ve seramik sanatına ait eserlerde de kendini göstermektedir. Altın ya da tunçtan yapmış oldukları Güneş kursları ve hayvan şekilli âlemler, bir sopanın ucuna takılarak ra­hipler tarafından törenlerde kullanılmıştır.

Güneş Kursu
Güneş Kursu

Güneş kurslarının ortasında bulunan boğa, geyik ve aslan gibi hayvanların tanrıları sembolize ettiği tahmin edilmektedir. Hititlerde dinî anlayış çanak çömlek yapımında da kendini göstermiş ve dinî işlevi olan çanak çömleğin yapımına özel bir önem verilmiştir. Bibru dedikleri hayvan şeklinde törensel kaplar ile fırtına tanrısı Şarruma’nın iki boğasını tasvir eden heykel biçimli kaplar (riton), bunun en özgün örneklerindendir.

Hayvan figürlü kaplar
Hayvan figürlü kaplar

Bir başka önemli çanak çömlek grubunu, libasyon testileri diye adlandırılan ve tanrılara içecek sunma işlevi taşıyan kaplar oluştur­maktadır. Bu testilerin en belirgin özelliği, gaga ağızlı olmalarıdır. Çok zengin ve renkli süslemeye sahip olan Hitit seramiklerinde koç, aslan ve boğa gibi hayvan tasvirleri sıklıkla kullanıl­mıştır.

Hayvan figürlü kap
Hayvan figürlü kap

Geç Hitit kent devletlerindeki sanat eserlerinde Hitit etkisinden ziyade Asur etkisi görülmektedir. Zincirli’deki kent ve kale kapısı kabartmaları ile sütun altlıkları Asur etkisinin özgün örnekleridir. Hayvan biçimli altlıklar, Geç Hitit Dönemi’ne ait yeniliklerden biridir.

Ereğli’deki (Konya) İvriz Kabartmaları, anıt geleneğinin Geç Hititlerde devam ettiğini göstermektedir. Bu yapıtta bereket tanrısı önünde dua eden kral tasvir edilmiştir. Geç Hititlerdeki atölyeler heykel sanatına yeni bir anlayış getirmiştir. Figürlere üzgün, öfkeli, kederli neşeli ifadeler verilmiştir.

İvriz kabartması
İvriz kabartması

Yorum yapın