İlk Türk devletlerinin yönetim anlayışını, Türklerin yaşadıkları coğrafyanın şartları, kut anlayışı ve Türk Cihan Hâkimiyeti anlayışı şekillendirmiştir.
Konargöçer yaşam tarzı, Türklerin teşkilatçılık anlayışını ve bağımsız yaşama duygusunu geliştirerek kadim bir Türk kültürünün ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Orhun Yazıtları’nda ifade edildiği gibi törelerine ve devletlerine sahip çıkan Türkler, Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Afrika’ya kadar olan geniş bir coğrafyada devlet kurmayı başarmışlardır.
Türk devletlerinde siyasi ve hukuki düzen, ok ve yay münasebetine göre belirlenmiştir. Oğuzlarda, Oğuz Kağan’ın büyük oğulları Bozoklar, küçük oğulları Üçoklar’dan üstün sayılırdı. Bu üstünlük, Üçoklar’ın Bozoklar’a bağlılıklarını bildirmesiyle de açıklanabilir.

Oğuz Kağan’ın, büyük oğullarını Türklerde kutsal kabûl edilen doğuya göndermesi ve büyük oğullarının burada altın yay bulmaları, küçük oğullarını ise batıya göndermesi ve onların da gümüş ok bulmaları, bu üstünlüğün göstergesidir. Türlerde yay hükümranlığı, ok ise bağlılığı temsil etmiştir.
Büyük oğulların küçük oğullardan üstün tutulması geleneği, ilk Türk devletlerinden ilk Türk İslam devletlerine ve daha sonra da Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerine kadar devam etmiştir. Geleneklerin her dönemde geçerliliğini koruması, Türklerin devlet anlayışında bir süreklilik olduğunu gösterir.
BİLGİ NOTUGünümüzde “El, gün bize ne der sonra?” ve “Ele güne karşı” deyimlerinde geçen el ve gün kelimeleri, geçmişte İl (devlet) ve Kün (halk-millet) anlamlarında kullanılmıştır. Bu kelimeler zamanla “Devlet ve millet bize ne der sonra?” şeklindeki anlamını yitirerek “Başkaları bize ne der sonra?” anlamını kazanmıştır. |
İlk Türk devletlerinde devlete, il (el) denilirdi. İl kelimesi, aynı zamanda barış anlamına da gelmekteydi. Konargöçer hayatın sebep olduğu şartlar, Türklerde teşkilatlanmayı zorunlu hâle getirmiş, devletin unsurları da; bağımsızlık (oksızlık), ülke, halk (kün) ve teşkilat olarak belirlenmiştir.
Devletin günümüzdeki tanımı ise; “Millet olma bilincine ulaşmış bir topluluğun, belirli sınırlar içerisinde teşkilatlandığı siyasi, sosyal, hukuki ve bağımsız bir yapı.” şeklindedir. Günümüzde devletlerin sınırları daha da belirginleşmiş, uluslararası ilişkiler çoğalmış, devletlerin üretim ve tüketim açısından birbirlerine olan ihtiyaçları da artmıştır.

İLK TÜRKLERDE DEVLETİ OLUŞTURAN UNSURLAR |
Bağımsızlık (Oksızlık)İstiklalden mahrum bir toğluluğu ölmüş olarak kabul eden ilk Türklerde bağımsızlığa oksızlık denilmiştir. Hiçbir kavme boyun eğmemek Türklerde millî bir karaktere dönüşmüştür. |
ÜlkeÜlke, bağımsız bir devletin hak ve yetkilerini herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan kullanabildiği coğrafî bir alandır. İlk Türk devletlerinde yurt sözü daha çok vatan için kullanılmış, o dönemde ülke sınırlarına da yaka denilmiştir. |
Halk (Kün)“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!’’ sözünde dile getirilen halk, devleti yaşatan ve kağanı başarılı kılan en önemli unsurdur. İlk Türklerde ferdin adaletle yönetilmesi ve ekonomik olarak rahat bir yaşantıya sahip olması esastır. |
TeşkilatTürkler, tarih boyunca çok iyi işleyen idari ve askerî teşkilatlar kurmuş ve bu sayede günümüze kadar varlıklarını devam ettirmiştir. Konargöçer hayat, Türklerin disiplinli ve teşkilatlı bir şekilde yaşamasını sağlamıştır. |
İslamiyet öncesi Türk devletlerinde devleti yönetme yetkisinin hükümdara Tanrı tarafından verildiğine inanılır, bu inanca da kut anlayışı denilirdi. Kut anlayışına göre kağan, Tanrı’nın yeryüzündeki vekili olarak görülürdü. Kağanların yeryüzünde adaleti sağlamakla görevli olduklarına inanılır, siyasi iktidar hakkının hükümdar ve ailesine ait olduğu kabul edilirdi.
Kut anlayışı ilahi bir kavramdı. Kağan, Tanrı istediği ve kendisine kut verildiği için hükümdardı. Ancak onun yöneticiliği kalıcı değildi. Tanrı’nın verdiği yetki gene onun tarafından alınabilirdi. Kağanın devleti yönetmeye devam edebilmesi için üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekirdi.
Bu nedenle, Türklerde kağanların tahta çıkarak icraatlarını gerçekleştirmesi veya herhangi bir sebeple devletin dağılması gibi olaylar, Tanrı’nın verdiği kut anlayışı ekseninde temellenmişti. Bu anlayışta yönetme yetkisinin hükümdar ailesine verilmesi, Türk devletlerinde sık sık taht kavgalarına sebep olmuştur.
BİLGİ NOTUİlk Türk devletlerinde toy (kurultay) kelimesi, devlet meselelerinde önemli kararlar almak için toplanan meclis anlamıyla kullanılmakla birlikte, kağanın halkı için düzenlemiş olduğu şenlik ve eğlence anlamıyla da kullanılmıştır. |
İlk Türk devletlerinde Gök Tanrı inancına göre Güneş’in doğduğu yere ayrı bir önem verilir, bundan dolayı kağanın çadırı doğuya açılır, tahtı da doğuya dönük olarak yerleştirilirdi.
Hunlarda hükümdar, Şan-yü veya Tanhu (sonsuzluk) sözleriyle anılırdı. Hükümdarların görevi sadece huzur ve refahı sağlamak değil halkı için toy (toplantı/şenlik) da düzenlemekti. Devlet yöneticilerinin toy düzenlemek gibi görevlerinin de olması, Türklerde sosyal devlet anlayışı olduğunu gösterir.
Hun devlet yönetim anlayışında toyun (meclisin) büyük bir önemi vardı. Hun hükümdarı, milleti ve devleti ile ilgili önemli kararlar alırken toy (kurultay) adı verilen bu meclise danışırdı. Gerek duyulması hâlinde bu toylara halk da katılabilirdi. Hun devlet yönetiminde kuzey-güney ve doğu-batı şeklinde ikili teşkilatlanma vardır.

Kök Türkler Dönemi’nde, Hunlarda olduğu gibi ikili yönetim anlayışı devam etmiş, ülke doğu ve batı olmak üzere ikili teşkilat hâlinde idare edilmiştir. Bu dönemde hükümdarlar kağan unvanını da kullanmışlardır. Orhun Yazıtları’nda; “Babam Kağan ile Anam Hatun’u Tanrı tahta oturttu. Tanrı izin verdiği ve kutlu olduğum için kağan oldum.” denilmektedir. Yazıtlardaki bu sözler, hükümdarlığın yöneticilere Tanrı tarafından verildiğine inanıldığını ve hükümdar hatunlarının da kut anlayışı içerisinde olduğunu göstermektedir.
Hun ve Kök Türk devletlerinde olduğu gibi Uygurlar Dönemi’nde de egemenlik anlayışı Tanrısal bir meşruiyete bağlanmıştır. Zira bu dönem yazıtlarında; “Gök ve Ay Tanrı’dan kut bulmuş.” şeklinde ifadelere rastlanmıştır. Devlet yönetimi olarak da ikili yönetim anlayışı devam etmiştir.
Yerleşik hayatı benimsemiş olan Uygurlarda siyasi bir yapı olan boyların reislerine tutuk; şehirlere ise balık adı verilmiştir. Devletin merkezi Kök Türklerde Ötüken şehri iken, Uygurlar Dönemi’nde Karabalgasun olmuştur.
Hazar Devleti’nin yönetim anlayışı genel olarak Kök Türklerin devlet yönetim anlayışına benzemekle birlikte, kendilerine has bir kısım özellikler de taşımıştır. Çünkü Hazarlarda devlet yönetimi, kağan ve bek’in yönettiği ikili bir yapıdan oluşmuştur. Hazarlarda kağan devletin var olma sebebi olduğu için savaşa katılmazdı. İcra yetkisi ise yok denecek kadar azdı. Onun yerine ülkeyi yönetme ve savaşa katılma gibi bütün görevleri kağan adına bek yerine getirirdi.
Bu idarî yapı, devlet yönetiminde çift başlılık gibi algılansa da gerçekte öyle değildir. Zira buradaki idarî yapı, tarkanlar, hâkimler ve yerel valiler gibi daha alt kademedeki görevliler tarafından da desteklenmiştir. Hazar yöneticileri kağan, bek, şad, yilig gibi unvanları da kullanmışlardır.
Hun Türklerinden itibaren devlet yönetimi ile ilgili konularda kağanla birlikte kararlar almak ve bu kararları uygulamak üzere devlet görevlilerinin bulunduğu bir hükümet de yönetimde yer almaya başlamıştır.

Kök Türk paralarının üzerinde, kağanın yanında hatunun resminin de bulunması, ilk Türk devletlerinin yönetiminde hatunların saygı gördüklerini ve söz sahibi olduklarını gösterir.
Türk tarihine genel olarak bakıldığı zaman, Türklerin teşkilatçı bir yapıya sahip oldukları ve bu sayede tarih boyunca birçok devlet kurdukları görülür. Türklerde var olan bağımsızlık duygusu, onların devlet teşkilatını oluşturmasında ana etkendir. Türklerin siyasi oluşumunun tepe noktasında il (devlet) vardı ve ilin başında da kağan bulunurdu. İlk Türk devletlerinde kağanlar otağda otururlardı. Uygurlar Dönemi’nden itibaren ise otağın yerini saray almıştır.
İlk Türk Devletlerinde Devlet Teşkilatı
Kaynak: MEB Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabı