Kapitülasyonların Sürekli Hâle Getirilmesi

Osmanlı Devleti, XIV. yüzyıldan itibaren yabancı ülkelere ayrıca­lıklar tanımış ve Fransızlara ilk kez gerçek kapitülasyon 1569 yı­lında verilmiştir. Fransızlara verilen bu kapitülasyonlar, III. Murad, III. Mehmed, I. Ahmed ve IV. Mehmed dönemlerinde yenilenmiştir. İngiliz, İspanyol, Portekizli, Katalan ve Sicilyalı tüccarlar da Osmanlı topraklarında Fransız bayrağı altında ticaret yapmıştır.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Kapitülasyon, genellikle Müslüman ülkelerde Hristiyanların haklarını belirleyen antlaşmalar olup İslam ülkelerinde bu kelimenin karşılığı olarak “ayrıcalık, üstünlük” anlamında ‘imtiyaz’ ifadesi kullanılmıştır.

1569’da Fransa’ya verilen ticari imtiyazlardan sonra 1580’de İngiltere ve 1612’de de Hollanda, Osmanlılar tarafından verilen kapitülasyonlarla desteklenmiştir.

Osmanlı Devleti, 1740 yılında kapitülasyon siyasetinde yeni bir döneme girmiştir. 1736-1739 Savaşları sonunda imzalanan Belgrad Antlaşmalarında Fransız Elçisi Marguis de Villeneuve (Margis dö Vilnuv) aktif rol oynamıştır. Fransız elçisinin girişimleri sonu­cunda Osmanlı Devleti, 28 Mayıs 1740’ta imzalanan antlaşmayla

Fransızlara verilen kapitülasyonları genişletmiştir. Bu antlaşmayla kapitülasyonlar sürekli hâle getirilmiş ve daha önce olduğu gibi hükümdarların saltanat süre­siyle sınırlı olmaktan çıkarılmıştır. Yani I. Mahmud halefleri adına da kapitülasyonları onaylamıştır.

Kapitülasyonların sürekli hâle gelmesinin ardından Fransızlar, Akdeniz ticaretinde ve Osmanlı liman­ları arasındaki taşımacılıkta üstünlük elde etmiştir. 1740 kapitülasyonlarının genişletilmesinden sonra Avrupa’da ekonomisi iyi olan her devlet, Akdeniz limanlarında şirket kurarak Osmanlı’dan ayrıcalık istemiştir. İngiltere’ye verilen ayrıcalıklar ise 1838 Balta Limanı Antlaşması ile en geniş hâlini almıştır.

Akdeniz’de bir liman
Akdeniz’de bir liman

Kapitülasyonlar Tek Taraflı Mıdır?

Osmanlı İmparatorluğu gerek ülkesinin maddi menfaati ge­rekse de siyasi çıkarları için çeşitli ülkelere kapitülasyon adı verilen, ticari imtiyazlar vermişti. Ancak bu ahidnameler iki taraf arasında yapılmış bir antlaşma statüsünde olmayıp tek taraflıydı. Kapitülasyonlar, XVIII. yüzyıla kadar Osmanlı padişahının yabancılara bir inayetiydi.

Padişah istediğinde imtiyazı geri alabilir, sultan öldüğünde imtiyazın hükümleri ortadan kalkardı. Bu yüzden her padişah döneminde antlaş­ma yenilenirdi. Bu tür ticari imtiyazlar, 1718’de imzalanan Pasarofça Antlaşması’ndan sonra iki taraflı olmuştur. (Erhan Afyoncu, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, s.747’den düzenlenmiştir.meb)

XVIII. yüzyıla kadar bu imtiyazların Osmanlı ekonomisine olumsuz etkisi olmamıştır. Ancak bu yüzyıldan itibaren Avrupa devletleri daha fazla hak ve imtiyaz almak için Osmanlı Devleti’nin üzerin­de baskı kurmaya başlamıştır. Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte, kapitülasyonların karakterini değiştiren Avrupalılar için Osmanlı toprakları hammadde kaynağı ve pazar hâline gelmiştir. Bu durum yerli sanayiyi baltalamış, gayrimüslim Osmanlı tebaası yabancı devletlerin himayesine girerek Müslüman tüccarlara karşı tekelci özellikler kazanmıştır.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Bir Akdeniz ticaret uzmanı, Osmanlı Devleti’nin verdiği im­tiyazları Avrupalıların gaddarca kötüye kullandığını gözlem­lemiştir. Giderek büyüyen bu istismar, XVIII. yüzyılın son yıl­larında Osmanlı Devleti’ni siyasi ve iktisadi bakımdan Batı Avrupa’ya bağımlı hâle getirmiştir. Hatta bu sebeple Fransız elçisi, 1788’de Osmanlı Devleti’nin, Fransa’nın çok zengin bir kolonisi olduğunu ifade etmiştir. Yine 1770’de İngiliz elçisi de artık daha fazla istenebilecek imtiyazın kalmadığını ileri sürmüştür.

Osmanlı Devleti’nin iyice zayıf ladığı ve Avrupalı devletlerin müdahalesine açık hâle geldi­ği XIX. yüzyılda, Batılı devletler kapitülasyonları kullanarak Os­manlı’ya her konuda müdahâle etmiştir. Ayrıca Osmanlı Banka­sı ve Alman Doğu Bankası gibi kuruluşlar, kapitü lasyonlardan faydalanarak ya­bancı sermayenin Osmanlı’ya girişini kolaylaştırmıştır. Yaban­cılara verilen demiryolları imti­yazları da Osmanlı ekonomisi­nin çökmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Osmanlı Bankası (Beyrut)
Osmanlı Bankası (Beyrut)

Kapitülasyonlar ve Osmanlı Hukuku

Kapitülasyonlar, Osmanlı topraklarında suç işleyen Avrupalı­ların, Osmanlı mahkemelerinde yargılanmasını engelliyordu. Yabancılar, işyerlerinde kanunsuz faaliyetlerde bulunsa da Osmanlı güvenlik güçleri, kapitülasyonlar yüzünden buralara müdahâle edemiyordu.

İstanbul’da elçiliklerin çevresinde her milletten insanın bir arada yaşadığı kozmopolit mahalleler oluşmuştu. Osmanlı tebaası olan gayrimüslimler de Avrupalı devletlerin elçilerinden tercümanlık beratı gibi belgeler elde ederek imtiyaz sahibi oluyordu. (Erhan Afyoncu, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, s.748’den düzenlenmiştir. meb)

Yorum yapın