Kırım Savaşı (1853-1856) ve Paris Konferansı (1856)

Rusya’nın güneye inme politikasının bir sonucu olarak Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Kırım Savaşı yaşanmıştır. Ancak Rusya’nın Boğazlara açıl­ma isteği ve Osmanlı Devleti’nin topraklarına göz dikmesi, İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarına dokun­muştur.

Bu nedenle Avrupalı güçler, Osmanlı Devleti’nin yanında yer alarak Rusya’ya karşı bir Avrupa bloğu oluşturmuştur. Rusya’nın Kutsal Yerler Sorunu’nu bahane ederek başlattığı savaşta, Rusya yenilmiş ve 1856 Paris Antlaş­ması imzalanmıştır.

Kırım Savaşı (Franz Roubaud)
Kırım Savaşı (Franz Roubaud)

Kutsal Yerler Sorunu

Hristiyanlar tarafından Kudüs ve çevresi buralarda bulunan kilise, mezar gibi bazı yerler, kutsal sayılmaktaydı. Bunun için Osmanlı’da Hristiyan mezhepleri arasında, bu yerler öteden beri büyük bir rekabet konusuydu. Osmanlı Devleti, bu böl­geyi topraklarına kattıktan sonra kutsal yerlerde mezhepler arasında daha önce kurulmuş olan düzeni olduğu gibi bıraktı.

Ancak sonraki yıllarda, devletlerin de baskıları ile Katoliklere ve Ortodokslara, diğer mezheplerin aleyhine birçok ayrıcalık verdi. 1740 kapitülasyonu ile Fransızlara yani Katoliklere yeni ayrıcalıklar tanındı. Fransız İhtilali sırasında meydana gelen gelişmeler, kutsal yerlerdeki Katolikleri koruyucusuz bıraktı ve Ortodokslar, kutsal yerlerde daha üstün bir duruma geçti. Ancak Katolikler, eski durumun kurulmasını istemeye başladı ve bu durum Kutsal Yerler Sorunu’nun doğmasına neden oldu.

Sorun, görünüşte 1847 yılında İsa’nın doğduğu yer olan ve “Beytül-Lâhim”denilen yerdeki gümüş yıldızın kaybolması ile başladı. Bunun suçunu, Ortodokslarla Katolikler birbirle­rinin üstlerine attılar. Osmanlı Devleti, mezhepler arasındaki gerginliğe son verebilmek için kendisi yeni bir yıldız yaptırıp yerine koymak istediyse de sorunun gelişmesini önleyemedi. (Rifat Uçarol, Siyasi Tarih, s.196’dan düzenlenmiştir.MEB)

Kırım Savaşı, Avrupalı devletlerin müdahalesi ile uluslararası bir boyut kazanmıştır. Avrupa devletleri, Kırım Savaşı ve Paris Antlaşması’nda Osmanlı Devleti’nin yanında yer alarak Rusya’nın daha önceki tarihlerde kendi lehine bozmaya çalıştığı Avrupa güçler dengesini yeniden kurmayı amaçlamıştır.

30 Mart 1856’da imzalanan Paris Antlaşması’nın önemli maddeleri şunlardır:

  • Avrupa devletleri Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletler hu­kukundan yararlanmasını kabul edecekti. Ayrıca her biri ayrı ayrı Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğüne ve bağımsız­lığına saygı göstermeyi garanti edecekti.
  • Osmanlı padişahının ilan etmiş olduğu Is­lahat Fermanı diğer devletler tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak bu ferman; antlaşmayı imzalayan hiçbir devlete, Os­manlı Devleti’nin iç işlerine karışma hak ve yetkisi vermeyecekti.
  • Osmanlı Devleti ve Rusya, savaş sırasında birbirlerinden aldıkları yerleri ve esirleri geri verecekti.
  • Boğazların kapalılığına dair 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi aynen yürütülecekti.
  • Karadeniz; tarafsız duruma getirilecek, bütün devletlerin ticaret gemilerine açık fakat savaş gemilerine sürekli ola­rak kapalı olacak, kıyılarında hiçbir tersane bulunmayacaktı.
  • Sırbistan, Eflâk ve Boğdan; Osmanlı Devleti’ne bağlı kalacak, ancak bunların sahip bulundukları ayrıcalıklar genişletilecek ve bunlar antlaşmayı imzalayan devletlerin garantisi altında olacaktı.

Osmanlı Devleti’nde bir tersane
Osmanlı Devleti’nde bir tersane

Paris Antlaşması’yla Osmanlı Devleti ilk kez Avrupa devletler hukukuna dâhil edilmiş ve topraklarının bütünlüğü büyük dev­letlerin garantisi altına alınmıştır. Böylece Osmanlı Devleti’nin bir Avrupa devleti olduğu belirtilmiştir. Avrupalı devletler kendi çıkarları doğrultusunda Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü gerekli gördükleri için böyle bir politika takip etmeye başlamıştır.

Paris Antlaşması’yla Balkanlardaki Rus nüfuzunu kırmak için Ka­radeniz’in tarafsızlığı ve Boğazların yabancı savaş gemilerine kapatılması sağlanmıştır. Ayrıca Balkanlarda Eflâk, Boğdan ve Sır­bistan topraklarındaki yönetimler; Paris Barış Konferansı’na katılan devletlerin ortak garantisi altına alınmıştır. Bu şekilde Rusya’nın güneye inme politikası engellenmek istenmiştir.

Osmanlı Devleti, Paris Antlaşması ile savaştan önceki sınırlarına dönmüş ve Rus tehlikesinden bir müddet kurtulmuştur. Osmanlı­lar; Paris Barış Konferansı’na savaşı kazanmış olarak katılmasına rağmen antlaşmanın Karadeniz ile ilgili maddesi, yenilmiş olan Rusya ile birlikte kendisine de uygulanmıştır.

Islahat Fermanı’nın antlaşmada yer alması da Osmanlı Devleti’nin aleyhine olmuş­tur. Büyük Avrupa devletleri, her ne kadar bu maddeyle devletin iç işlerine karışmamayı garanti etmişse de bu fermanla Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahâle edebilecekleri yeni bir kapıyı önceden açmışlardır.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Kırım Savaşı’nın, Osmanlı Devleti açısından bir diğer önemli sonucu da ilk defa yabancı devletlerden borç para alınması olmuştur. Osmanlı Devleti, bu savaşa devam edebilmek için dış borçlanma yapılmasına karar vermiştir.

Yorum yapın