Nasıl Koku Alırız? Burun Nasıl Çalışır? Koku Körlüğü Nedir?

Gaz hâlinde atmosfere yayılan koku maddelerini alan organlara koku organı denir. Burun, koku duyusunun alınması ve soluk alışverişinin yapılmasını sağlayan duyu organıdır. Arka tarafından yutağa bağlanır­ken önden iki delikle dışarıya açılır. Burun boşluğunun üst tarafında koku bölgesi (alanı) bulunur. Reseptör hücreleri ve epitel hücreleri­ni içeren bu alana sarı bölge denir.

Epitel hücrelerinin çoğu, mukus salgılayan goblet hücreleridir. Salgılanan mukus ve burun içindeki kıllar havayı süzer. Koku reseptör hücreleri, impulsları doğrudan beynin koku soğancığına gönderir. Reseptörlerin silleri, bu­run boşluğunu kaplayan mukus tabakasının içerisine uzanır. Farklı kokular için seçilmiş hücreler, burun boşluğunda karışık olarak yerleşmiş durumdadır. İnsan, binlerce farklı kokuyu ayırt edebilir. Ancak birçok canlıya oranla insanda koku duyusu pek az gelişmiştir.

Tat ve koku reseptörlerinin beyne giden yolları birbirinden bağım­sızdır. Ancak birbiriyle etkileşim içindedir. Her iki duyunun reseptörleri de kemoreseptör özellikler taşır.
Burun (a) ve burundaki sarı bölge (b)
Burun (a) ve burundaki sarı bölge (b)

Koku reseptör hücrelerinde uyarılma, koku maddesinin hücre zarı yüzeyine temas etmesiyle başlar. Koku maddesi önce mukus içinde difüzyona uğrar. Sonrasında ise zarda bulunan reseptör, proteinlere bağlanır. Maddenin kokusunun alınabilmesi için maddenin gaz hâlin­de ve mukusta çözünmüş olması gerekir. Madde mukusta çözününce reseptörde impulsu başlatır. Reseptör hücrelerde oluşan impuls, kendi aksonlarıyla beynin koku soğancığına giderek sinir hücreleriyle sinaps yapar.

Koku soğancığındaki sinirler, talamusa uğramadan doğrudan beyin kabuğundaki ilgili merkeze impulsları taşır ve koku algılanır. Aynı koku ile uzun süreli uyarılmak, koku duyusunu yorar. Bir süre sonra koku hissedilmez. Bu durum insanın kötü kokulara dayanabilmesini sağlayan önemli bir adaptasyondur. Doğuştan bazı nedenlerle koku­ları algılayamama durumuna koku körlüğü denir. Koku körlüğü, kişiyi tat duyusundan mahrum bırakırken zehirli gazların fark edilmesini engellediği için kişinin yaşamını da tehlikeye sokabilir.

Sinüs: Kafa kemiklerinin içine yerle­şen ve kanalları burun içine açılan, içi hava dolu kemik boşluklardır. Havanın nemlenmesini, ses tınısını ayarlar. Ka­fanın ağırlığını azaltarak başın dik tu­tulmasını kolaylaştırır.

Hormonal değişiklikler, diş ve diş eti hastalıkları, sinüs boşluğundaki polipler (epitel hücrelerindeki şişkinlikler) veya aşırı mukus salgısı, tat ve koku duyusunun azalmasına neden olur. Böcek ilacı gibi kimya­sallara ve sigara dumanına uzun süreli maruz kalma, koku ve tat du­yularını bozar. Hayvan tüyleri, polenler, ev tozları, ısı değişiklikleri ve reseptörlerdeki aşırı hassasiyet alerjik rinite (saman nezlesi) neden olan en önemli etkenlerdir. Alerjik rinit, genellikle kroniktir ve tamamen iyileşmez. Hapşırma refleksi, burun içindeki hava yollarının açık tutulmasını sağlar.

Sinüzit (sinüs iltihabı); sinüs boşluklarını kaplayan mukozanın virüs, bakteri ve mantar gibi etkenlerle iltihaplanmasıdır. Aşırı derecede baş ağrısıyla kendisini gösterir. Zamanında teşhis edildiğinde ilaç tedavisi yeterli olurken tedaviye geç kalınmışsa cerrahi işlem gerekebilmektedir.

İki burun deliğine koku maddelerinin geliş zamanları arasındaki fark, kokunun hangi yönden geldiğini algılamada önemli bir etkendir.

Duyu Organları Nelerdir?

Yorum yapın