Osmanlı Devleti’nde Darbeler – 1909 Darbesi

Türk tarihinde demokratikleşme süreci Sened-i İttifak ile başlamış, Tanzimat ile Islahat Fermanları ve Meşrutiyet’in ilanı ile devam etmiştir. 24 Temmuz 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet ise bu demokratikleşme çabalarının bir devamı olarak ortaya çıkmıştır.

II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi sonrası ülkede umut edilen gelişme­lerin yaşanmamasından İttihat ve Terakki Cemiyeti sorumlu tutul­maya başlanmıştır. II. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra önemli topraklar kaybedilmiş ve siyasi kargaşa artarak devam etmiştir. Bu durum, cemiyetin itibar kaybetmeye başlamasına ve cemiyete karşı bir muhalefet oluşmasına sebep olmuştur.

Şubat 1909’dan itibaren İttihat ve Terakki Cemiyeti ile hükûmet ve muhalefet arasındaki mücadele siyasi durumu daha gergin hâle getirmiştir. Sadrazam Hilmi Paşa, ilmiye öğrencilerinin askerden muaf olma ayrıcalığını kaldırmış ve ordu içerisindeki alaylı subaylar tasfiye edilmeye başlanmıştır. Bu gelişme, medrese öğrencileri ve alaylı subaylar arasında da İttihat ve Terakki Cemiyetine muhalefeti artırmıştır.

Nisan 1909’da İttihâd-ı Osmânî Cemiyetinin kuruluşu ve muhalif bir gazete olan Serbestî’nin başyazarı Hasan Fehmi’nin suikaste kurban gitmesi; bütün tepkileri İttihat ve Terakki Cemi­yetine yönlendirmiştir. Bunun üzerine 13 Nisan 1909’da alaylı askerler ve medrese öğrencilerinin birlikte gerçekleştirdiği darbe girişimi sonuçsuz kalmıştır.

Bu darbe girişiminde muhalefetin önde gelen organları; Ahrar Fırkası ve İttihâd-ı Osmânî Cemiyeti etkili olmuştur. Başlangıçta İttihat ve Terakki Cemiyeti duruma hâkim olamamış, muhalifler de tam başarı sağlayamamıştır. İsyan bastırıldıktan sonra sorumluluk II. Abdülhamid’e yüklenmiştir.

31 Mart Vakası’nın Başlaması

31 Mart Vakası; 13 Nisan 1909 sabahı Avcı taburlarına mensup askerlerin Ayasofya Meydanı’nda toplanarak gösteri yapması, silah atması ve bazı isteklerde bulunması ile başlamıştı. Kısa zamanda toplanan kalabalıktan uyumlu bir ses çıkmamış, herkes kendi talebini seslendirmişti.

Fakat ortak söylem olarak padişahtan şeriatın tam olarak uygulanması, Harbiye Nazırı Ali Rıza Paşa ve Meclis-i Mebusan Reisi Ahmet Rıza’nın gö­revden alınması istenmişti. Bu taleplere bakıldığında aslında isyancılar hem II. Abdülhamid hem de İttihatçılara karşıydı. Bu görüntü tam da Derviş Vahdeti’nin gazetesindeki fikir­lere uygundu. Ayrıca kalabalık içinde İttihad-i Muhammedî Cemiyetinin bayraklarını taşıyanlar da vardı. Bu hareketin ilk sonucu Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa’nın istifası oldu.

Bu arada isyancılar Galata Köprüsü civarında Ahmet Rıza zannederek Adliye Nazırı Nazım Bey’i, ayrıca Tanin gazetesi başyazarı Hüseyin Cahid zannederek Lazkiye mebusu Arslan Bey’i öldürdü ve iş tamamen kontrolden çıktı. Bazı isyancılar, sokaklarda “mektepli subay” avına çıktı. İstanbul tamamen isyancıların kontrolüne girdi. (Zekeriya Kurşun, Osmanlı Tarihi (1876-1918), s.51’den düzenlenmiştir.)

13 Nisan 1909 tarihinde yaşanan bu olay, Rûmî 31 Mart 1325 tarihine denk geldiği için 31 Mart Vakası olarak adlandırılmıştır. İsyan, meclisi de etkilemiş ve Meclis-i Mebusan toplantılarına ara vermek zorunda kalmıştır. İstanbul’da bulunan I. Ordu, isyanı bastırmakta başarılı olamamıştır. Bu olayın Selanik’te duyulması üzerine III. Ordu’dan başkanlığını Mahmud Şevket Paşa’nın, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal’in yaptığı Hareket Ordusu adıyla bir ordu oluşturulmuştur.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Berlin’de askerî ateşe olan Binbaşı Enver, kurmay başkan ola­rak görevlendirilmiş ve Hareket Ordusu İstanbul’a girmeden önce Yeşilköy’de orduya yetişerek kurmay başkanlık görevini Mustafa Kemal’den devralmıştır.

Hareket Ordusu İstanbul’da
Hareket Ordusu İstanbul’da

İstanbul üzerine yürüyen Ha­reket Ordusu, İstanbul hal­kına hitaben bir beyanname yayımlamıştır. İsyandan sorumlu tutulan II. Abdülhamid, 27 Nisan 1909’da tahttan indirilmiş ve yerine kar­deşi V. Mehmed Reşad getiril­miştir. II. Meşrutiyet’in ilanından 31 Mart Vakası’na kadar iktidara hâkim olan İttihat ve Terakki, bu tarihten itibaren etkinliğini artırmış olsa da 1913’teki Bâbıâli Baskını’na kadar iktidarını dolaylı olarak devam ettirmiştir.

Yorum yapın