Özerk Olmak ve Cesaret Vermek

Özgürlüğün ne olduğu ve sınırlarının nereye kadar gittiği konusundaki tartışmaların çok eski olduğunu biliyo­ruz. Birçok kişi, sorumluluk için özgürlüğün zorunlu olduğunun farkındadır. Aksi hâlde hiç kimse yapıp ettiklerinden sorumlu tutulamazdı.

Fakat tartışma burada bitmez. Aile, okul, arkadaş grupları, üye olduğumuz dernek ve siyasi partiler, toplumsal beklentiler, gelenekler ve yasalar gibi dış etkilerin de bireylerin davranışları üzerinde belirleyici etkiye sahip olduğu bir gerçektir. Peki, insan en azından özgür olmaya doğru yol alamaz mı? İnsan kendisini, dış et­kilerden zamanla bağımsızlaştıramaz mı?

özgür olmak ve cesaret

Dışsal etkilerden tümüyle bağımsız kararlar alabilmek için henüz kesin bir yol keşfedilmemiştir. Fakat insan, sürekli olarak kendini daha özgür kılabilir. Aslında bunun bir yolu çoktan keşfedilmiştir: dışsal etkilerin farkında olmak, onlara eleştirel bir gözle bakmak, kalbinin ve vicdanının sesine kulak vermek. Böylece insan kendini bir yetişkin olarak toplumda ifade edebilir (Görseller:www.international.gc.ca;www.twentylO.org.au, düzenlenmiştir.).

Kendi özgür tercihlerine saygı duyulmasını bekleyen bir insanın başkalarını, özgür tercihler konusunda teşvik etmemesi ya da en azından onların tercihlerine saygı duymaması çelişkili ve komik olurdu. Aile içinde, okulda, arkadaş gruplarımızda ve çevremizde birçok insan haksızlığa uğradığında hakkını nasıl arayacağını bilemeyebilir.

Bazen de bildiği hâlde buna cesaret edemeyebilir. Çoğu zaman hak ve özgürlükleri kısıtlanan ya da ihlal edilen mağdurlar, desteğe ihti­yaç duyarlar. Çünkü hak arama konusunda bilinçli olmayanlar, hakkını aramaya cesaret edemeyenler, bilinçli bir şekilde hakkını aramaya cesaret edenlere göre daha çok mağduriyet yaşamaktadırlar.

Mağduru, hakkını demokratik yollarla arama konusunda desteklemek demokratik bir erdemdir.

MİNİ SÖZLÜK

Özerklik: Özerklik, bir insanın seçimlerini dış etkilerden ve şartlanmalardan bağımsız şekilde ve iç sesi doğrultusunda yapabiliyor olma özgürlüğüdür.

Mağduriyet: Kişinin maddi ve manevi zarara uğraması; bazı hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması, elinden alın­ması veya bunları kullanmasının engellenmesidir.

Erdem: Güzel davranma yeteneği. Duygu, düşünce ve davranışlarda arzu edilen bir durumda bulunma.

Yorum yapın