Sanat Eserlerinin Korunması

Tarihî eserler, insanlık tarihindeki gelişmeleri günümüze taşıyan en somut belgelerdir. İnsanlığın binlerce yıllık gelenek ve inançları sanat eserlerine yansımıştır. Geçmişi günümüze taşıyan bu belgeler daha çok mimari, heykel, resim ve el sanatları alanındaki çalışmalardır.

Çağdaş bir ülke olmanın koşullarından biri de bu eserleri korumak, saklamak ve insanların yararlanabileceği şekilde sergilemektir. Sanat eserlerinin korunması bu eserlerin bakımı, onarımı, kaçakçılığının önlenmesi ve insan­ların bilinçlendirilmesiyle olur.

Yurt dışından getirilen Lidyalılara ait eserler
Yurt dışından getirilen Lidyalılara ait eserler

Sanat eserlerinin “niçin” ve “nasıl” korunması gerektiği hususunda vatandaşların bilinçlendirilmesi için gerekli çaba gösterilmelidir. Müze, sergi veya açık havada sunulan sanat eserlerini kurallarına uygun şekilde ziyaret etmek, bu yapıtlara meraktan da olsa el sürmemek, herhangi bir araçla tahrip edici davranışta bulunmamak, hareket edenleri uyarmak, tarihî eser bulmak için kaçak kazı ve tarihî eser kaçakçılığı yapanları devlet kurumlarına bildirmek, vatandaş olarak bu konuda üzerimize düşen görev ve sorumluluklardan bazılarıdır.

Geçmiş yıllarda yapılan mimari, heykel, resim ve el sanatlarına ait eserlerin onarımı ve bakımı bu konuda yetişmiş uzmanlarca yapılmalıdır. Yıllar önce yapılmış bir eserin zamanla doğa şartları içinde yıpranması doğaldır. İşte bu türlü eserlerin bakımı, onarımı ve sergilenmesi müze ve galericilik alanına girer.

Müzeleri devletin sahip çıktığı, pek çoğu Kültür Bakanlığına bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce yönetilen kurumlardır. Galeriler ise ressam ve heykeltıraşların eserlerini geçici bir süre için sergiledikleri ticari amaçlı salonlardır. Tarihî değer taşıyan tablo, heykel ve benzeri eserleri özenle saklayan özel koleksiyoncular ve galericiler de vardır.

Freskolara yapılan tahribatlar
Freskolara yapılan tahribatlar

Tarihî değer taşıyan eserleri korumak ve onların yurt dışına kaçırıl­masını engellemek devletin asli görevlerindendir. Devlet bu görevini yaparken sanat eserinin doğal, tarihî ve sosyal çevre bütünlüğünün bir parçası olduğunu dikkate almalıdır. Tarihî değeri olan eserlerin, yeni şehir planları içinde tam manasıyla korunmasına bütün dünyada büyük önem verilmektedir. Böylece eski ile yeni bütünleşirken kentlerin kendine has kimlikleriyle gelişip kalkınması ve kültürel sürekliliği sağlanır.

Devlet tarafından korunacak eserlerin doğru tanımlanması, tespiti ve belgelenmesi şarttır. Bu belge ve bilgiler kullanılarak halkta sanat eserle­rine karşı ilgi, merak ve koruma kültürü oluşturulmalıdır. Sanat eserlerinin korunması yanında tanıtımı için de gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Bu sayede tarihî sanat eserlerini insanlığın ortak mirası olarak gören ve onların korunması için faaliyet gösteren UNESCO gibi birçok uluslararası kurumla iş birliği yapılması fayda sağlayacaktır.

Yorum yapın