Şark Meselesi (Doğu Sorunu)

Avrupa tarihi içinde önemli bir yer tutan ve Türklerin Avrupa’dan atılması şeklinde tanımlanan Şark Meselesi, Osmanlı Devleti’nin ortadan kaldırılması ve topraklarının paylaşılması kavgasıdır.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Şark Meselesi tabiri ilk defa 1815’te Viyana Kongresi’nde Rus Çarı Alexander (Aleksandır) tarafından kullanıl­mıştır. Bu mesele I. Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı Devleti’nin topraklarına sahip olmak isteyen emperyalist güçlerin politikası olmuş ve bu güçler Sevr Antlaşması ile amaçlarına ulaşmak istemiştir.

Çar Alexander
Çar Alexander

Zayıflayan Osmanlı Devleti, üç kıtada sahip olduğu geniş toprak­larıyla Rusya ve Avusturya ile denizaşırı sömürge imparatorlukları kuran İngiltere ve Fransa’nın ilgisini çekmiştir. Avrupalı devletler, Osmanlı Devleti’nin başta Avrupa’daki yerleri olmak üzere bütün topraklarını paylaşmak istemiştir.

Bunun için Osmanlı üzerinde siyasi ve ekonomik baskı kurulmuş, gayrimüslim halkların durum­ları istismar edilmiş ve bağımsızlık mücadeleleri desteklenmiştir. Şark Meselesi’nin ilk aşaması 1071 Malazgirt Savaşı ile başlamıştır. Bu aşamada Türkleri Anadolu’ya sokmamak için uğraş veren Av­rupalı devletler, başarısız olunca savunmaya geçmiştir.

Bu dönem içerisinde Türklerin Anadolu’da durdurulması için Haçlı Seferleri düzenlenmiş ancak başarı sağlanamamıştır. Bu aşama Batı’daki Türk ilerleyişinin durdurulduğu 1683 II. Viyana Kuşatması ile so­na ermiştir.

Şark Meselesi’nin ikinci aşamasında saldırıya geçen Avrupa dev­letleri Balkanlardaki gayrimüslim unsurların bağımsızlıklarını kazanması için uğraşmış ve bunda da başarılı olarak Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını hızlandırmıştır. Nihayet Anadolu’da­ki Türk varlığına son vermeyi hedefleyen Avrupalı devletler, bu amaçlarını Sevr Antlaşması ile gerçekleştirmek istemişlerse de Türk milleti buna izin vermemiştir.

XIX ve XX. yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nin toprak kayıpları
XIX ve XX. yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nin toprak kayıpları

Millî Mücadele ve Şark Meselesi

Şark Meselesi kapsamında Arap vilayetlerinin paylaşımı, Hindistan’a yönelik çıkarları bakımından İngiltere ve Suri­ye bölgesinde hâkimiyet kurmak isteyen Fransa tarafından uygulama alanına sokulmuştur. XIX. yüzyılın sonlarında Almanya’nın bu bölgeye girmek istemesi de büyük devletle­rin rekabetini artırmış ve bölge dışında ateşlenen sömürge edinme kavgaları buralarda Şark Meselesi’ne yeni boyutlar kazandırmıştır.

Osmanlı’ya ait Arap vilayetlerinin paylaşımı Şark Meselesi’nin son aşamasını teşkil etmiş ve Sevr Antlaşması bunun son durağını oluşturmuştur. Filistin’de, yoğun göçlerle sayıları giderek artan Yahudiler için bir vatan kurulmasının temelleri atılmış ve Arap coğrafyası Avrupalı devletlerce paylaşılmıştır.

Bunun yanında Avrupalı devletle­rin Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurma ve geri kalan Anadolu topraklarını da parçalama isteği Millî Mücadele’nin zaferiyle neticesiz kalmıştır. (Kemal Beydilli, “Şark Meselesi”, s.356-357’den düzenlenmiştir.MEB)

Yorum yapın