Sosyal Devlet ve II. Abdülhamid

Endüstrileşmenin artmasıyla Almanya’da işçi sayısında büyük bir artış meydana gelmiş ve bu artış beraberinde birtakım sosyal sorunları ortaya çıkarmıştır. Bu sosyal sorunlar, Almanya’da en­düstrileşmeye bir tepki olarak sosyal devlet anlayışının doğmasını sağlamıştır. Özellikle XIX. yüzyılın son çeyreğinde Almanya’da güçlenen sosyal devlet anlayışı, yaşanan sorunların siyasetle çö­zümlenmesini mecbur kılmıştır.

Almanya bu sorunları çözebilmek için para, ekonomi, finans ve sosyal politikalara önem vermiştir. Bu dönemde Almanya’da yoksulluk ve yaşanan göç dalgalarıyla ortaya çıkan sıkıntıları çözmek için devlet; iş ve konut bulma, halk sağlığı, acil durum yönetimi ve beslenme sorunlarına dönük sosyal politi­kalar üretmeye başlamıştır.

Bu politikaların uygulanmasıyla yeni sosyal kurumlar ortaya çıkmış ve bu kurumlarda genellikle kadınlar görevlendirilmiştir. İşçilerin devlete olan bağlılığını artıracağına inanılan sosyal politikalar, özellikle Alman Başbakanı Bismarck (Bizmark) tarafından desteklenmiştir. Böylece Almanya’da 1883 yılından itibaren sağlık, kaza, yaşlılık ve engelli sigortaları çıkar­tılarak sosyal devlet anlayışında önemli ilerlemeler sağlanmıştır.

XIX. yüzyılın son çeyreğinde Almanya’da güçlenen sosyal devlet anlayışı, Osmanlı Devleti’ni de etkilemiştir. Osmanlı Devleti’nde sosyal yardımın bir devlet görevi olduğu bilincini oluşturmak ve refah devlet anlayışını kurumsallaştırmak için ilk çalışmaları II. Abdülhamid yapmıştır. II. Abdülhamid Dönemi’nde bu anlayışla başta hastaneler olmak üzere pek çok sosyal yardım kurumu açılmıştır.

II. Abdülhamid
II. Abdülhamid

BİLİYOR MUSUNUZ?

Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi, Samsun Gureba Hastanesi, Yıl­dız Askerî Hastanesi, İstanbul Kuduz Hastanesi, Üsküdar Akıl Hastanesi, Haydarpaşa Numune Hastanesi, Adana Hamidiye Hastanesi, Bursa Hamidiye Hastanesi, Edirne Askerî Hasta­nesi, Erzurum Numune Hastanesi, Antep Hamidiye Hastanesi, Gülhane Askerî Tıp Akademisi, II. Abdülhamid Dönemi’nde açılan önemli devlet hastanelerinden bazılarıdır.

II. Abdülhamid Dönemi’nde Dârülaceze, Dârülhayr-ı Ali ve Himaye-i Etfal Cemiyeti gibi sosyal yardım kurumları da açıl­mıştır. II. Abdülhamid’in yaptırdı­ğı en önemli yardım kurumu olan Dârülaceze; çocuk, yaşlı, sakat ve kimsesizleri koruma amacıyla ku­rulmuştur. Bu kurum, din ve milliyet farkı gözetmeden yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını karşılamıştır. 1895 yılında İstanbul’da kurulan Dârülaceze, Osmanlı Devleti’nde modern anlamda faaliyet gösteren ilk sosyal yardım kurumu olup günümüzde de varlığını sürdürmektedir.

Himaye-i Etfal Cemiyetinde bakılan çocuklar
Himaye-i Etfal Cemiyetinde bakılan çocuklar

Dârülhayr-ı Ali de II. Abdülhamid Dönemi’nde açılan sosyal yardım kurumlarındandır. Bu kurum, 1890’lı yıllardaki Ermeni Olayları sonrası yetim kalan Müslüman çocukların başta eğitimi olmak üzere diğer tüm ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla açılmıştır.

Kim­sesiz ve korumaya muhtaç çocuklar için kurulan bir başka kurum ise Himaye-i Etfal Cemiyeti’dir. 1908 yılında Kırklareli’de kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti, günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Çocuk Hizmetleri Genel Mü­dürlüğü olarak faaliyetlerine devam etmektedir.

Dârülaceze

1895 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından kurulan Dârülaceze, bugüne kadar 30.000’i çocuk olmak üzere toplam 72.000 kişiye şefkat yuvası olmuştur. Hâlen 600’e yakın insanımızı kuruluş felsefesinden ödün vermeden barındıran Dârülaceze din, dil, ırk, cinsiyet ve mezhep farkı gözetmeksizin cami, kilise ve havrasıyla dünyada eşi benzeri olmayan bir hayır kurumudur.

Dârülaceze kurum logosu
Dârülaceze kurum logosu

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı ve kendine özel bir nizamname ile yönetilen Dârülaceze, 7.000 altın de­ğerindeki özel eşyalarına ilaveten 10.000 altın bağışlayarak kurulmasını sağlayan Sultan II. Abdülhamid başta olmak üzere bağışçılarının destekleri ile bugüne kadar varlığını sürdürmüştür. Dârülaceze, kurulduğu günden bugüne tüm ihtiyaçları ile işletim giderlerinin tamamını hayırseverlerin bağışları ile karşılamış ve devlete bağlı olmasına rağmen varlığını devlete yük olmadan sürdürmüştür.

“Yaratandan dolayı yaratılana saygı” anlayışı ile ortaya çıkan Dârülaceze güç, sevgi ve gönülden veren ile alanın oluştur­duğu bir sosyal dayanışma havuzudur. Dârülaceze darda ve sıkıntıda kalındığında sığınılacak bir kucak, varlıklı olun­duğunda da desteklenecek kurumlardan biridir. Dârülaceze değerlerimizi ve taşıdığı dayanışma sembolü olma vasfı ile yoksul insanların yaşam sigortası olmaktadır.

Osmanlı Devleti’nin sosyal devlet anlayışı içerisinde gerçekleştir­diği diğer bir yenilik de emeklilik konusunda olmuştur. Emeklilik sistemi ile ilgili Osmanlı Devleti’ndeki ilk kurum, 1866 yılında askerler için kurulan Askerî Tekaüd Sandığıdır. II. Abdülhamid Dönemi’nde ise 1881 yılında bütün devlet memurları için Tekaüd Sandığı kurulmuştur. Bu kurum günümüzde Sosyal Güvenlik Ku­rumu olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Ayrıca II. Abdülhamid Dönemi’nde refah devlet anlayışına uygun bir diğer gelişme de yoksullara aylık bağlanmasıdır. Yoksullara maaş uygulaması, günümüzde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafın­dan devam ettirilmektedir.

Yorum yapın