İlk Türk İslam Devletlerinde Yönetim Anlayışı

Kutadgu Bilig’den alınan yukarıdaki metinden de anlaşılacağı gibi Türkler Müslüman ol­duktan sonra eski Türk gelenekleri ile İslamî ilke ve kuralları birleştirip kaynaştırarak, yeni bir devlet tipi oluşturmuşlardır. Ancak İslamiyet’e geçmelerine rağmen, ilk Türklerdeki kut anlayışı ve Türk Cihan Hâkimiyeti anlayışı, varlığını koruyarak devam etmiştir.

Selçuklu hükümdarı Sultan Sancar, Abbasi halifesinin vezirine gönderdiği bir mektupta, Ulu Tanrı’nın lütfu ile cihan padişahlığına yükseldiğini yazmıştır. Bu mektuptan da anlaşılacağı gibi Selçuklu hükümdarı, kendisini Tanrı tarafından seçilmiş ve cihan hükümdarı olarak görevlendi­rilmiş biri olarak görmektedir.

Bu durum, kökleri Hun Türklerine dayanan ve İslami Dönem’de de korunan Türk Cihan Hâkimiyeti anlayışının devamı niteliğindedir. Türk Cihan Hâkimiyeti anlayışı, İslami dönemde cihat ve İlayı Kelimetullah anlayışına (Allah’ın adını yüceltme) dönüşmüştür.

Orta Asya’da kurulan ilk Türk İslam devleti Karahanlılardır. Karahanlılar Dönemi’nde, hal­kı yönetme hakkının hükümdara Allah tarafından ilahi bir lütuf olarak bağışlandığına inanıl­mıştır. Karahanlılardan sonra kurulan Türk devletlerinde, İslamiyet’ten önce görülen yönetim anlayışları bazı değişikliklere uğrayarak Türk İslam Sentezi‘ne dönüşmüştür.

Karahanlılarla başlayan bu süreç Gazneliler Dönemi’nde farklılaşarak devam etmiştir. Zira Gazneliler yabancı unsurların çok fazla olduğu bir bölgede kurulmuştur. Bu nedenle Gazneli idareciler yerli unsurlara dayanmak ve siyasetlerini daha çok Hindistan’a dönük tutmak zorunda kalmıştır.

Büyük Selçuklu Devleti’nde siyasi, sosyal ve ekonomik faaliyetler hem yerli unsurların hem de Müslüman halkın arzu ve isteklerine hitap edecek şekilde düzenlenmiştir. Askerî karakter, hüküm­ranlık anlayışı, dinî ve sosyal haklar bakımından Büyük Selçuklular Türk devlet geleneği ve İslam kültürü çerçevesinde kaynaşarak orjinal bir karaktere bürünmüştür. Karahanlılar ile başlayıp Gazneliler ile devam eden Türk İslam kültürünün kaynaşması Büyük Selçuklular ile olgunluğa erişmiştir.

Büyük Selçuklular Dönemi’nde yönetim anlayışı; töre, kut ve şûra etrafında şekillenmiştir. Devlet idaresinde İslamiyet öncesi Türk töresi ile İslami prensipler benimsenmiş olmasına rağ­men, İslami kurallar ve terimler daha çok kullanılmıştır. Çünkü Arap ve Farsların devlet yöneti­minde etkili olan divan, Büyük Selçuklu Devleti yönetiminde de önemini korumuştur.

Türkiye Selçuklu Devleti’nde ise; “Ülke toprakları hanedan ailesinin ortak malıdır.” anlayışı devam etmiş, bu anlayış nedeniyle Türkmenler kağan soyundan olmayan kimselerin etrafında toplanmamıştır.

İlk Türk devletlerinde olduğu gibi hanedan üyelerinin yönetime ortak olması, Türkiye Selçuklu Devleti’nde de sık sık taht kavgalarının yaşanmasına sebep olmuştur. Kardeşler ara­sında yaşanan bu taht kavgalarını önlemek için sultanın en büyük oğlunun başa geçmesi kabul edilmiş ancak zaman içinde buna uyulmadığı dönemler de olmuştur.

İslamiyet öncesi Türk devletlerinde hükümdarlar genelde kağan unvanını kullanırlarken ilk Türk İslam devletlerinde Gazneli Mahmut ile birlikte sultan unvanı da kullanılmaya başlamıştır. Karahanlı hükümdarları ise tonga, ilig, buğra, arslan, kara, kadır, kılıç, tamgaç, han, hakan ve terken gibi unvanlar kullanmışlardır.

Büyük Selçuklularda hükümdarlar emir, melik, sultanü’l âlem, sultanü’l âzam gibi un­vanlar kullanırlarken Türkiye Selçukluları İran şahlarının kullandığı keykavus ve keyhüsrev unvanlarıyla birlikte, denizle bağlantıları olduğu için sultanü’l-bahreyn (denizlerin sultanı) un­vanını da kullanmışlardır. İlk Türk İslam devletlerinde sultan; sarayın, hükûmetin, ordunun ve adaletin başı olarak kabul edilmiştir.

İlk Türk devletlerinde kullanılan hâkimiyet sembollerine ilk Türk İslam devletlerinde para bastırma, hutbe okutma, tıraz, hilat, çetr, saray ve menşur gibi yeni hâkimiyet sembolleri de eklenmiştir.

Türk kültür tarihinin önemli eserlerinden biri olan Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacip tara­fından kaleme alınmıştır. Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonraki bilinen ilk yazılı eser olma özelliği taşıyan bu kitap, İslam öncesi yaşanan kültür ile İslami Dönem kültürünü yansıtması bakımından önemlidir. Eserde yöneticilerde bulunması gereken özellikler ile birey, toplum ve devlet ilişkilerinin nasıl olması gerektiği anlatılmıştır.

Selçuklu veziri Nizamülmülk tarafından yazılan Siyasetnâme adlı eserde ise devlet teşkilatı, sosyal hayat ve hükümdarın görevleri hakkında önemli bilgiler verilmiştir. Nizamülmülk bu ese­rinde hükümdarın nasıl olması ve nelere dikkat etmesi gerektiğini; “Hükümdar, iktidarı Allah’ın bir lütfu olarak görmeli ve ona göre davranmalıdır.

Ülkenin refah düzeyini yükselterek ülkeyi bayındır hâle getirmeli, bilge ve akıllı olmalı, adaletle hükmetmelidir. Halka karşı şefkatli ve mer­hametli olmalı, karar verirken üstün yetkilerine rağmen birilerine danışmalı, halkın şikâyetlerini dinlemelidir.” sözleri ile dile getirmiştir.

Kutadgu Bilig’den

Sen iyi ad dile, Tanrı sana verdi kut,
Kut’unu bulduğunda gönlünü iyi tut.

Biri kavli bütün, dili doğru olmak,
İkincisi hayırlı bir töre yapmak,

Üçüncüsü eli bol ve açık olmak,
Dördüncüsü düşmana boyun eğdirmek,

Kimde akıl varsa o asil olur,
Kimde bilgi varsa o beylik bulur.

Doğruluk üzerine keserim ben işi,
Ayırmam ben, bey ya da kul diye kişi.

Vefayla halka uzatır elini,
Sabırlı olmalı ve tutabilmeli kendini…

Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig, Çeviren: Ayşegül Çakan, s. 23-487 (Düzenlenmiştir.)

Siyasetnâme’den

Abdullah B. Ömer Hattab (r.a) şöyle di­yor: “Babası Ömer (r.a) dünyadan ayrılacağı zaman, oğlu ona sordu: -Babacığım seni öteki dünyada ne zaman görebilirim? Ömer (r.a): -Ey oğul, dünyadan ayrıldığımın birinci, ikin­ci veya üçüncü gecesi rüyanda beni görebilir­sin. Aradan on iki yıl geçtiği hâlde, oğlu baba­sını rüyasında göremedi. Babasının vefatının üzerinden 12 yıl geçtikten sonra Abdullah (r.a) bir gece babasını rüyasında görünce ona sordu: -Babacığım, üç gece sonra seni rüyam­da görebileceğimi söylememiş miydin? Ömer (r.a): -Sevgili oğlum, Bağdat yakınlarında bir kasabanın eskimiş bir köprüsü varmış. Me­murlarım onu düşünüp tamir ettirmemişler. Koyunlar köprüden geçerken birinin ayağı bir deliğe girmiş ve kırılmış. Ben de bugüne ka­dar onun cevabıyla meşgul idim, diye cevap verdi.”

Nizamülmülk, Siyasetnâme, Çeviren: Aydil Erol, s. 21

İlk Türk İslam Devletlerinde Devlet Teşkilatı

  1. İlk Türk İslam Devletlerinde Yönetim Anlayışı
  2. İlk Türk İslam Devletleri ile İlk Türk Devletleri Yönetim Anlayışı
  3. İlk Türk İslam Devletleri ile İslam Öncesi Türk Devletlerinin Teşkilat Yapısı

Kaynak: MEB Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabı

Yorum yapın