Bütüncül Bakabilmek – İnsan ve Doğa Arasındaki Etkileşim

İnsan ile doğa arasındaki binlerce yıllık uyumlu birliktelik, son iki yüzyılda, özellikle endüstriyel üretim ve tüketim yüzünden, hepimizi harekete geçmeye zorlayacak kadar bozulmuş görünüyor. Bozulan denge, yalnızca kara ve deniz hayvanları için değil insan yaşamı için de şimdiden büyük bir tehlike hâline gelmiş durumda.

Hastalıkların artması, bazı canlı ve bitki türlerinin yok olması, genetik bozukluklar, çevre felaketleri, küresel ısınma… İnsanlık, gittikçe bir risk toplumuna doğru yol alıyor. Ancak her şey için henüz çok geç değil. Hepimizin yapabileceği bir şeylerin olması sevindirici!

bütüncül bakabilmek

Çemobil, Rusya’nın Ukrayna sının yakınındaki Kiev’in bir kasabası. Dünyada Çernobil’i bilmeyen yok gibidir. Onu, tüm dünya tarafından bilinir kılan şey, Rusya’nın nükleer enerji üretmek için Çernobil’de kurduğu enerji santralinde 26 Nisan 1986’da meydana gelen kazadır.

Kazanın yol açtığı patlamayla birlikte erimiş metal, kum ve beton parçaları da içeren yoğun radyoaktif zehirli madde çok geniş bir alana yayıldı. Radyoaktif zehirli maddeler, kısa sürede Bulgaristan’a kadar yayıldı. Beyaz Rusya’nın ise %60’ını kapladı.

Yalnızca iki hafta sonra İngiltere’de bazı meralarda koyun otlatmak yasaklandı. Yüksek radyasyona maruz kalan santral çalışanlarından birçoğu yaşamını yitirdi. Kazadan sonra doğan çocukların 400 bininde, anne sütünden geçen tiroit kanserine rastlandı.

Özellikle Doğu Karadeniz kıyılarında balıklar kıyıya vurdu. Bugün kazanın yaşandığı bölgeye giriş çıkış yasak ya da kontrollüdür (Görsel: Çernobil Mağdurlan Anıtı, 1986).

Dünya Doğa Koruma Birliği raporları, 1970 – 2000 yılları arasında canlı türlerinde %40 azalma olduğunu bildirmektedir. Örneğin, her 4 memeli türünden biri, her 8 kuş türünden biri, her 3 amfibiden (iki yaşamlı) biri nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. 2000 yılından bu yana her yıl yaklaşık 36 milyon hektar ormanlık alan kayboluyor.

Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli 2007 Raporu’na göre, bu hızlanmanın başlıca nedenleri; sanayi atıkları, geri dönüşümü ol­mayan atıklar, aşırı avlanma, yenilenemeyen enerji kaynaklarının kullanılması, doğal ortamın yerleşime, tarıma ve sanayi amaçlı kullanımlara açılması gibi tümüyle insana bağlı etkinliklerdir (Kaynak: Burcu Meltem Arık, Biyolojik Çeşitlilik, s.3).

Görünen o ki İnsan ve çevre arasındaki etkileşim, geçmiş yüzyıllara göre hızlanmış durumda. İnsan – çevre ilişkisi, bumerang etkisine benziyor. İnsan etkinlikleri çevreyi değiştiriyor, değişen çevre ise geri dönüp insan ve canlı yaşamını tehdit ediyor.

Belki kitlesel (sanayi) üretimi hemen sağlıklı hâle getiremeyiz fakat bireysel tüketim alışkanlıklarımızı göz­den geçirebilir, çevre politikalarını barışçıl bulduğumuz siyasi partileri destekleyebilir, çevremizdeki insanların çevresel bumerang etkisi konusunda bilinçlenmesini sağlayabiliriz.

Yorum yapın