Okul ve eğitim faaliyetleri, gençlerin gündelik yaşamlarının önemli bir kısmını teşkil eder. Onlardan eğitim yoluyla bilgilenmeleri, çoğunu doğuştan getirdikleri beceri ve yeteneklerini geliştirmeleri beklenir. Sorun çözme becerisi de bunlardan biridir. Gençler, eğitim öğretim ortamında veya yakın çevrede birçok sorunla karşılaşabilir, çözüme kavuşturmaları gereken birçok çatışma durumuna istemeyerek de olsa girebilirler.
Sorunlar, uzlaşmazlıklar ve çatışmalar doğal olmakla birlikte çözüm aramak bir zorunluluktur. Gençlerden, birer yetişkin olarak toplumda sorumluluk üstlenmeden önce, sorunları, şiddete başvurmadan barışçıl yöntemlerle (diyalog, iletişim, arabuluculuk, hukuki süreç vb.) çözmeye çalışmaları beklenmektedir.
Konuşmayı henüz 2-3 yaşlarındayken öğreniriz. Anormal bir durum olmadığı müddetçe hayatımız boyunca bir daha da terk etmeyiz. Konuşmak, iletişim kurmanın en uyumlu ve en güçlü yönlerinden biridir. Bir an bile tereddüt etmeden bağırarak birini uyarabiliriz.
Düşünerek, hazırlanarak ve dikkatimizi toplayarak konuşma becerimizi, karmaşık ve güç fikirleri açıklamakta, bir uzlaşmazlığı çözmekte hatta insanları kendi görüşümüze katılmaları için ikna etmekte kullanabiliriz. Bununla birlikte konuşmada sesin tonu ve şiddeti, konuşarak çözmeyi amaçladığımız sorunu daha da büyütebilir.
Yine de kavga ve şiddetin önündeki en büyük engel, konuşmadır (Fotoğraf: www. ogretmenplatformu.com).
Gündelik yaşamın her anında sorunlarla karşılaşma ihtimalimiz vardır. Bunlardan bir kısmını, sorun çözmeye yönelik yaklaşımla, bir kısmını pratik bilgi ve tekniklerle, bir kısmını İse çok daha karmaşık sorun çözme mekanizmalarıyla çözebiliriz. Ne yazık ki her zaman barışçıl bir şekilde çözülemeyen, hukuki süreçlerin başladığı, yasal yaptırımların (ceza ve önlemler) uygulanmasını gerektiren sorunlar da toplumsal hayatın bir gerçeğidir.
Yaşadığımız bütün sorunların kaynağı biz olmadığımız gibi bu sorunların çözümü de tümüyle her zaman bize bağlı değildir. Sorunlarımızın bir kısmı kişisel, bir kısmı da ortak sorunlardır. Yani sorun, içinde yaşadığımız toplumun, sınıfın veya arkadaş grubunun olabilir.

Okulda, arkadaş gruplarında veya çevrede bazı sorun, uzlaşmazlık ve çatışmalarla, diğerlerine göre daha sık karşılaşırız. Aynı şekilde birçok sorun çözme tekniği olsa da bazılarını diğerlerine göre daha sık kullanırız. Aşağıdaki tabloda bu sorunlara ve çözüm yollarına dair bazı örnekler yer almaktadır.
Sık Karşılaşılan Sorunlar (uzlaşmazlıklar, çatışmalar)Tartışmalı konular (kesin kazananı olmayan sözel tartışmalar), fiziksel çatışmalar (çarpma, vurma, itme, çekme vb.), eşyalarının çalınması, eşyalarına el konulması, haraç istenmesi, sinirlendirmeye veya kızdırmaya çalışma, konuşmanın kesilmesi, konuşmanın engellenmesi, sınıf huzurunun bozulması, sınıfça hareket edilmesinin engellenmesi, tehdide ve baskıya maruz kalma, hakarete maruz kalma… |
Sık Başvurulan Çözüm Yolları (yöntemler, teknikler)Sorunlu ortamdan uzaklaşma, verip kurtulma, alkışlama, hediye verme, sorun yokmuş veya hiçbir şey olmamış gibi davranma, sorun hakkında karşısındakiyle konuşma, sorunu arkadaşlara açarak onlardan çözüm için yardım isteme, kimin haklı olduğu üzerine düşünme, kendi tutum ve davranışları üzerine düşünme, soruna yol açan davranış veya tutumu değiştirme, karşı taraf açısından olaya yaklaşma (empati), yetişkinlerden veya yetkililerden yardım isteme, olayın fark edilmesini sağlama (resim, makale, karikatür, afiş sergileme vb. ile kamuoyu oluşturma), ilgili herkesle birlikte çözüm arama, ortak çözümler için yeni kurallar oluşturma, haklı ile haksızın ayırt edilmesini sağlama, tarafların ortak çıkarını bulma… |
Bu görselde olduğu gibi, çoğu zaman kılıçlan çektiğimiz anda bile hamle yapmadan evvel, sorunu hâlâ konuşarak çözebilme ihtimalimiz vardır. Konuşmak; uyarmak, bilgilendirmek, özür dilemek veya özür dileme imkânı tanımak, ortak bir noktada uzlaşmak, çözüm sürecine başkalarını dâhil etmek gibi barışçıl veya hukuki olan, şiddet içermeyen çözümler için firsat sunar (Görsel: Altın Münakaşası, 1906).