XVIII. yüzyıl sonrasında Batı Avrupa’da modern anlamda kamuoyu kavramını; kültürel, siyasal, ekonomik ve toplumsal koşullar ortaya çıkarmıştır. Özellikle XIX. yüzyılda görülen demokratik gelişmeler, kamuoyunun önem ve etkinlik kazanmasında büyük rol oynamıştır. Demokrasilerde halkı ikna etmeden iktidara gelmek ya da iktidarı sürdürmek pek mümkün olmadığı için kamuoyu, demokratik sistemlerin en önemli hususlarından biri hâline gelmiştir.
BİLİYOR MUSUNUZ?Kamuoyu kavramını ilk kez 1741’de “halkın düşüncesi” anlamında İngilizler kullanmıştır. Fransa’da ise ilk kez 1744’de J. J. Rousseau tarafından “toplumun tavrı” anlamında kullanmıştır. Batılı ülkelerden dilimize geçen kamuoyu kavramının karşılığı olarak ilk zamanlar “efkârıumumiye, halk efkârı, amme efkârı, kamu efkârı” gibi kavramlar kullanılmıştır. (Nejdet Atabek, Kamuoyu, Medya ve Demokrasi, s.225-226’dan düzenlenmiştir. meb ders kitabı) |
XIX. yüzyılda basın hayatının gelişmesiyle okuryazar sayısında artış görülmüştür. Bununla birlikte insanlar, gazete ve diğer süreli yayınlar vasıtasıyla ülkenin iç ve dış gelişmeleri hakkında bilgi sahibi olmaya başlamıştır. Basının kamuoyu oluşturma ve toplumu istenen yönlere çekmede önemli bir etken hâline gelmesi, devletlerin de bu gücü daha etkin kullanmak istemelerini sağlamıştır.
Bu bağlamda çoğu devlet, kamuoyunu kontrol altında tutmak için basını da kontrol etmek gerektiğini fark etmiştir. Olayları aktarırken kişisel yargı ve düşünceleri de aktardığı için gazeteler, dönem itibariyle kamuoyu oluşturmada en etkili araç olarak dikkat çekmiştir.

Osmanlı Devleti’nde, “kamuoyu” kavramı Tanzimat Dönemi’nde önem kazanmıştır. Yine bu dönemde; hürriyet, meşrutiyet ve demokrasi fikirleri ilk kez kamuoyuna sunulmuştur. Tanzimat Dönemi’nde değişen gazetecilik anlayışı, Osmanlı Devleti’nin siyasi yaşamının belirleyicisi olmuştur.