Osmanlı Devletinde Modern Hayattaki Sosyal Değişim

Sanayi devrimi sonrası XIX. yüzyılda kent sistemi ortaya çıkmış ve Avrupa’da ekonomik merkezler durumuna gelen büyük metro­poller oluşmuştur. Kamusal alan ile özel alan birbirinden ayrıldığı bu dönemde kentler modern toplumsal yapısına uygun olarak yeniden tasarlanmaya, hastane, adliye, üniversite gibi binalar ile bulvar ve caddeler yapılmaya başlanmıştır.

Büyük şehirlerin ve metropollerin oluşumu sonrası meydana gelen nüfus yoğunluğu beraberinde pek çok toplumsal ve altyapı sorunu getirmiştir. Hızlı ve plansız göç hareketleri beraberinde bazı sıkıntıları da getirmiştir. Su, kanalizasyon, atık toplama gibi belediye hizmetleri yanında eğitim, sağlık ve kültür hizmetlerinin de aksamasına ve çarpık kentleşmeye sebep olmuştur.

Üretilen mal ve hizmetlerin, insanın ihtiyaç ve isteklerini karşı­lamak için kullanılması şeklinde tanımlanabilen tüketim; paraya, zamana ve mekâna bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Sanayi Devrimi dünyada pek çok yeni gelişmeyle birlikte tüketim eko­nomisini de ortaya çıkartan önemli bir aşamadır. Avrupa ürünleri piyasada fazlaca bulunmaya başlamış ve insanların talepleri de farklılaşmıştır.

XIX.yüzyıldan itibaren Avrupa’daki gelişmeler, tüm dünyada olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de tüketim kalıplarını değiştirmiştir. XVIII. yüzyıldan itibaren Avrupa medeniyeti, Osmanlı için çekici hâle gelmeye başlamış ve Avrupa’nın tüketim temelli unsurlarını alma siyaseti geliştirilmiştir.

Lâle Devri’nden itibaren diplomatik, ticari, kültürel alanlarda artan ilişkilerle birlikte Avrupa kökenli pek çok eşya da kullanılmaya başlanmıştır. Modernleşme adına yapılan girişimler, Os­manlı Devleti’nin tüketim alışkanlıklarında da farklılıklar meydana getirmiştir.

İstanbul’da XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren “Frenk modası” yavaş yavaş hissedilmeye başlanmış; Batı tarzı mobilyalar, döşemeler, ev düzenlemeleri toplumda popüler hâle gelmiştir.Özellikle Fransa’dan gelen hediyeler, gravürler, saatler, çeşitli aletler, kumaşlar, mobilyalar, mikroskop, teleskop gibi eşyalar Osmanlı toplumunu dönüştürmeye başlamıştır. Batı tarzı tüketim kültürü İstanbul’a XVIII. yüzyılda girmeye başlamış ve XIX. yüzyılda toplumun pek çok kesimi tarafından benimsenmiştir.

Batı tarzı mobilyalar
Batı tarzı mobilyalar

Askerî ve teknik alanlara ek olarak XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, idari ve hukuki çalışmalardan moda, âdetler ve davranış biçimlerine kadar Avrupa’nın kültür unsurları­nı da almaya başlamıştır. Osmanlı Devleti için Avrupa’nın gelişmişliğinin beraberinde getirdiği kültürel çekicilik, ülkede Avrupa ürünlerinin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Buna bağlı olarak gelenek ve göreneklerde de önemli farklılıklar yaşanmaya başlanmıştır.

II. Mahmud Dönemi kültürden ekonomiye, eğitimden idareye, ulaşımdan haberleşmeye kadar Avrupa’nın pek çok alanda örnek alındığı reformlar dönemi olmuştur. Bu dönemde devlet, toplu­ma Avrupai bir görünüm vermeye çalışmış, bunda da belli ölçüde başarılı olmuştur.

Batı tarzı ev düzenlemeleri
Batı tarzı ev düzenlemeleri

Avrupai Hayat Tarzı

Osmanlı üst tabakasının, hayat tarzında Avrupai biçimleri aynen benimseme kararını alması, kaybedilen savaşların doğurduğu güvensizlik ortamıyla açıklanabilmektedir. Pa­dişah ve aydınlar, bu Avrupai biçimleri Osmanlı kültürüne katmakla o dönemdeki gelişmede pay sahibi olmayı ve en azından devletin bir bölümünü kurtarmayı ümit etmiştir.

Avrupa romanı, tiyatrosu veya yaşam tarzının aktarılmasıyla uğraşan yazar, gazeteci ve politikacılar da aynı görüşteydiler. Namık Kemal en ünlü eserlerinden birinde, genç bir kadının erkek kıyafetine bürünerek kuşatma altındaki Silistre’nin savunulmasında gösterdiği kahramanlığı övmüştür. (Suraiya Faroqhi (Alman Tarihçi), Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, s.270’den düzenlenmiştir. meb ders kitabı)

Osmanlı Devleti’nde tüketim kalıplarının değişmesindeki en önemli faktör, devletin tüketime geleneksel bakışındaki değişimdir. Kla­sik tüketim anlayışı, ihtiyaç duyulan ürünlerin alınması ve hayatı sürdürebilecek kadar eşyaya sahip olunması şeklinde tanımlana­bilir. Yani din ve ahlakın önemli yer tuttuğu Osmanlı toplumunun tüketiminde “kanaat” esas olmuş ve tüketimde israftan kaçınma benimsenmiştir. Ancak XIX. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya ait pek çok kültür unsuruna maruz kalması, geleneksel tüketim algısında değişiklik yaratmıştır.

Tüketim kalıplarındaki değişim, Osmanlı Devleti’nin şehirleşmesinde etkili olmuştur. XIX. yüz­yıla gelindiğinde Osmanlı şehirleri; camiler, medreseler, büyük meydanlar, kiliseler, çarşılar, bedestenler, kışlalar, sokaklar, mahalleler gibi birimlerden oluşmaktadır. Bazı mahallelerde fabrikalar ve küçük işletmeler de bulunmaktadır.

İstanbul (Washington Kongre Kütüphanesi)
İstanbul (Washington Kongre Kütüphanesi)

İnsanların rahat yaşama isteği, başkent İstanbul’u her zaman önemli bir cazibe merkezi yapmıştır. XIX. yüzyılda taşradan göçler öylesine artmıştı ki İstanbul’a giriş ve yerleşim denetim altına alınmaya çalışılmış hatta bunun için bir çeşit pasaport olan mürur tezkiresi uygulaması başlatılmıştır. Bütün önlemlere rağmen başkente yapılan göçlere ve şehrin plansız bir şekilde büyümesine engel olunamamıştır.

İstanbul başta olmak üzere büyük şehirler, XIX. yüzyılda yabancı sermayenin etkisini hissetmeye başlamıştır. Ulaşım ağının geliştiği bu şehirlerde iş hanları, fabrikalar, hastaneler, kışlalar çoğalmış ve şehirleşmedeki gelişim beraberinde aşırı nüfus artışını da getirmiş­tir.

Modern deniz taşımacılığı (“Galata Limanı’nda bir gemi” Atatürk Kitaplığı Arşivi)
Modern deniz taşımacılığı (“Galata Limanı’nda bir gemi” Atatürk Kitaplığı Arşivi)

Ayrıca ulaşım ağının gelişmesi büyük kentlerin sayısını artırmış ve birçok yabancı iş adamı, tüccar, devlet adamı ve seyyah Osmanlı Devleti’ne gelmiştir. Şehirleşmenin artmasıyla birlikte ihtiyaçların da artması kaçınılmaz hâle gelmiş, devlet halkın yaşam koşullarını iyileştirmek için tedbirler alma ihtiyacı duymuştur.

Limanların modernleştirilmesi, iş merkezlerinin sayısının artırılması, alt yapı, su, tramvay gibi hizmetler bu bağlamda değerlendirilebilir. Bu hizmetlerle birlikte şehir yönetim tarzının yeniden düzenlenmesi zorunlu­luğu doğmuş ve modern belediyelerin kurulması fikri ön plana çıkmıştır.

Yorum yapın