Karar Alma Süreçlerine Katılmak

Demokrasinin, bir devlet ve toplum düzeni olarak çok yönlü ve sürekli gelişen bir özelliğe sahip olduğu görülmektedir. Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi ve çoğunluğu temsil eden görüşünün iktidar olması biçimin­deki temel prensiplerini günümüzde de korur.

Fakat bunlara, azınlığın haklarının korunması, insan hakları yaklaşımı, katılımcılık ve demokratik süreçler gibi ilkeler de dâhil edilmiş durumdadır. Bu yüzden devleti yöneten siyasi gücün demokratikleşmesinin yanında, toplumun yaşam biçiminin, grupların ve bireylerin davranışlarının demokratikleşmesi de önemlidir.

Demokratik yönetim; demokratik toplum ve demokratik yaşam biçimi tarafından desteklenmediğinde, seçimle iş başına gelmiş liderlerin antidemokratik uygulamalara kolayca yönelebildiği gözlenmiştir. Hitler ve Mus­solini bunun en tipik örnekleridir.

Seçimlerde oy kullanmak, vergi vermek ve yasalara saygılı olmak, demokratik bir yaşam ve demokratik bir toplum için yeterli değildir. Vatandaşların bunların dışında yerine getirmeleri gereken başka sorumlulukları da vardır.

karar alma süreçlerine katılma

Üst sağdaki fotoğraf, Dünya Sosyal Forumu’nun (2006), Brezilya’daki toplantısı sırasında gerçekleştirilen bir sokak göste­risini yansıtmaktadır. Genel teması katılımcılık olan Forum’un bildirilerine göre katılımcılık, sivil bir toplumun ve demokratik vatandaşlığın anahtarıdır.

Vatandaşların yerel gündemi takip edip karar alma süreçlerini etkilemeye çalışmaları desteklen­mekte, bu amaçla gerçekleştirilen her türlü bireysel ve grup etkinliği, “yerel demokrasiyi derinleştirme” bağlamında övgüyle değerlendirilmektedir.

Yerel gösteriler yapma, imza kampanyaları düzenleme, dernekleşmeler, kamuoyu oluşturmaya yönelik toplantılar yapma, afiş, bildiri ve reklam, Genel ağ sayfalan ve elektronik posta grubu oluşturma gibi etkinlikler, şiddet, baskı ve şantaj içermediği için barışçıl bulunmaktadır (Görseller: www.saukampus.com; Porto Alegre’de Sokak Gösterisi, 2006).

Kitle iletişim araçları ve küreselleşme, demokratik toplumlarda vatandaşlık görev ve sorumluluklarını da değiştirmektedir. Bugün vatandaşlar; kaliteli yaşam sürmek, gündelik yaşamlarını düzenlemek, gelecek planlan yapabilmek, eşitlik havasını teneffüs ederek onur ve değerini koruyabilmek vb. için, içinde yaşadıkları toplumda alınan kararların kendi istedikleri yönde veya doğru biçimde alınmasını sağlamalıdırlar.

Bunun için de kendilerini etkileyen veya etkileye­ceğini düşündükleri birçok konuda, karar alma süreçlerine doğrudan veya dolaylı olarak katılmalıdırlar.

Bir vatandaş; bakanlıklar, belediye, yerel devlet daireleri, resmî ve özel kurumlar, aile ve arkadaş grupları, kültür – sanat etkinlikleri için oluşturulan gruplar, dernek ve diğer gruplar tarafından alınan kararlardan etkilenir. Öyleyse bu kararların kendi istediği gibi ya da herkes için adil bir biçimde çıkmasını sağlaması gerekir.

Demokratik şeffaflık ilkesi, kapalı kapılar arkasında alınan kararları veya karardan etkilenecek kesimin görüşlerine başvurmadan verilen kararları sorgulamaya izin verir. Vatandaşların katılımı, çoğu zaman karar vericileri etkileme biçiminde gerçekleşmektedir.

De­mokrasilerde vatandaşlar; oy kullanma, görüş bildirme, itiraz etme, protesto etme, dilekçe yazma, şikâyet etme, sivil toplum kuruluşuna üye olma, dernekleşme, elektronik posta gönderme, gazete, dergi veya internet sitelerinde makale veya görüş yazma, sosyal medya aracılığı ile görüş paylaşma, kitap yazma, afiş veya film hazırlama gibi birçok yol ve yöntemlerle karar vericileri etkilemektedir.

Böylece vatandaşlar, tepki veya desteklerini açıkça göstererek karar alma süreçlerine doğrudan veya dolaylı olarak katılmış olmaktadır.

Yorum yapın