Matbaa ve Bilginin Üretilmesi

Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform hareketleri, Bilim ve Aydın­lanma Çağı gibi gelişmeler; Avrupa’nın bugünkü kültürel, bilim­sel ve teknolojik seviyesine ulaşmasını sağlamıştır. Rönesans ile başlayan Akıl Çağı; edebiyatta, sanatta, bilimde ve kültürel sahada köklü değişimleri beraberinde getirmiş ve Coğrafi Keşif­ler ile Avrupa zengin ve önemli coğrafyalarla tanışmıştır.

Reform süreci, modernleşme için gerekli dinî ve kültürel ortamı oluştur­muştur. Aydınlanma Çağı ise Avru­pa’yı skolastik öğretiden ve kilise dogmalarından uzaklaştırmış ve aynı zamanda Avrupa’da gelişimin bilimsel temellerini atmıştır.

Modern Avrupa’nın oluşumunda özgür düşünceyle bilginin üre­timi önemli bir aşama olmuştur. Üretilen bilginin geniş halk toplu­luklarına ulaştırılmasını sağlayan gelişme ise matbaanın icadıdır.

Matbaanın icadıyla ilgili çelişen bilgiler olmakla birlikte bu konuda en önemli gelişmenin Çinliler tarafından gerçekleştirildiği kabul edilmiştir. Çin’de matbaanın ortaya çıkışı Avrupa’ya göre çok daha eskilere dayanmakla bir­likte, matbaa geliştirilememiştir. Çünkü Çin alfabesi yapı özelliği bakımından matbaada kullanılmaya uygun değildir.

Gutenberg’in basılan bir sayfayı kontrol etmesi
Gutenberg’in basılan bir sayfayı kontrol etmesi

Modern anlamda ilk matbaa Avrupa’da Gutenberg tarafından 1450’lerin başında geliştirilmiştir. Bununla birlikte XV. yüzyılda, Hollanda ve İtalya’da da hareketli harflerle kitap basıldığı bilinmektedir. Yani Gutenberg, Avrupa’da ilk matbaacı değil aslında matbaacılık tekniğini geliştiren kişidir. Gutenberg, değiştirilebilen harflerle baskı yöntemini geliştirmiş ve baskıyı mekanikleştirmiştir.

Avrupa’da, XV. yüzyıldan sonra özellikle Almanya ve İtalya’da matbaanın kullanımı yaygınlaşmıştır. Basın sanatının gelişip yaygınlaşması sonucu insanlar geniş ölçüde okuma imkânı bulmuş ve o zamana kadar soylularla din adamlarının yararlandığı kitaplar artık halkın da kullanımına açılmıştır.

Kitaplar, matbaadan önceki dönemlerde elle yazılarak çoğaltılmış­tır. Avrupa’da kitap çoğaltma işi manastırların yazı atölyelerinde yapılmış ve zamanla kitap yazımı, daha çok bir kilise görevi olarak görülmeye başlanmıştır. Kilisenin el yazması kitaplar üzerindeki etkisi, Orta Çağ boyunca devam etmiştir.

Avrupa’da XIII. yüzyılın sonlarında, üniversitelerin kurulduğu dönemde, kitap çoğaltan meslek kuruluşları ortaya çıkmış, XIV ve XV. yüzyılda ise kiliseye bağlı olmayan hattat, minyatürcü ve kitap süsleyicileri yetişmiştir. Parşömenle hazırlanan el yazması kitabın pahalı olması nedeniyle Orta Çağ’ın sonlarında parşömenin yanında kâğıt da kullanılmaya başlanmıştır. El yazması kitaptan basılı kitaba geçiş, matbaanın ica­dıyla gerçekleşmiştir. Avrupa’da kâğıt ve matbaanın yaygınlaşması, bilginin üretiminde ve yayılmasında en önemli aşama olmuştur.

Kâğıdın Serüveni

Parşömen, keçi ve koyun derisinin üzerindeki yünün veya kılın kazınıp derinin birkaç gün kireçli suda bekletilmesi, ardından da sünger taşı ile parlatılmasıyla elde edilir ve bu yüzden pahalı bir malzemedir. Kitap basımı için parşömen yerine kâğıdın kullanılması bir dönüm noktası olmuştur. Kâğıt, dut ağacı kalıpları, kendir, kenevir ve paçavra kulla­nılarak yapılmıştır. Parşömene göre daha ucuz olan kâğıt, MS 105’te Çin’de icat edilmiştir.

Kağıt üretimi
Kağıt üretimi

Müslümanlar, Çinlilerden bu icadı öğrenmiş ve kâğıt üretmeye başlamıştır. İslam dünyasında bol miktarda kâğıt üretilmesi, Orta Çağ’da İslam kültürünün üstün olmasının sebepleri arasındadır. Kâ­ğıt, İspanya’yı fetheden Müslümanlar tarafından Avrupa’ya taşınmıştır. Müslümanlar, XII. yüzyılda Endülüs’te Avrupa’nın ilk kâğıt imalathanelerini kurmuştur.

1276 yılında İtalya’nın Fabriano şehrinde imal edilene kadar Avrupalılar, kâğıt ihti­yacını Yakın Doğu ve İspanya’dan karşılamıştır. Kâğıt imalatı Fransa’da 1348, Almanya’da 1390, İngiltere’de 1495 ve Ame­rika’da 1690’da başlamıştır. (Osman Ersoy, “Kağıt”, s.163-165’ten düzenlenmiştir. MEB)

Bilginin kayıt altına alınmasının kolaylaşması, kitapların kopyaları­nın kısa sürede ve çok sayıda üretilebilmesi, kâğıdın ucuzlaması ve yaygınlaşması Avrupa’da matbaanın geliştirilmesi ile ortaya çıkan önemli sonuçlardır. Bu gelişmelerle Avrupa’da okuryazar sayısı hızla artmaya ve insanların eğitim düzeyi yükselmeye başlamıştır.

Matbaanın geliştirilmesi ve kâğıt üretiminin artması çok sayıda kitap basılmasını sağlamış ve kısa sürede Avrupa’da birçok mat­baa kurulmuştur. Gutenberg’in modern matbaayı icadından 1500 yılına kadar geçen yaklaşık elli yıllık sürede, Avrupa’da 300 kentte 1.700’den fazla matbaa kurulduğu belirtilmektedir.

Matbaanın yaygın şekilde kullanılmaya başlanması, kütüphane­leri de olumlu etkilemiştir. Matbaada basılmış kitaplarla kurulan kütüphaneler, el yazması kitaplardan oluşan kütüphanelere göre çok daha fazla kitap sayısına ulaşmıştır. Bilginin, bilimin ve kültü­rün korunmasında ve yayılmasında hayati işleve sahip olan kitap sayısındaki artış, Avrupalılara bilgiye erişim konusunda büyük bir avantaj sağlamıştır.

Örneğin Viyana İmparatorluk Kütüphanesinde 1600 yılında 10.000 kitap varken bu sayı 1680’de 80.000’e çıkmıştır. Yine Berlin Kraliyet Kütüphanesinde 1786 yı­lında 80.000 kitap bulunduğu bilinmektedir.

Viyana İmparatorluk Kütüphanesi (Avusturya)
Viyana İmparatorluk Kütüphanesi (Avusturya)

BİLİYOR MUSUNUZ?

Avrupa’da matbaanın geliştirildiği yıllar, Osmanlı Devleti’nde II. Mehmed’in padişahlık dönemine rastlar. Osmanlıların matbaa konusunda herhangi bir girişim yapıp yapmadığı noktasında net bir bilgi yoktur. Bununla birlikte İstanbul’da o yıllarda Avrupa’dan getirilen Arap harfleriyle basılmış ki taplar satılmıştır. (Turgut Kut, “Matbaa”, s.107’den düzenlenmiştir. meb)

Matbaa geliştirildikten sonra çeşitli toplumlar tarafından eşza­manlı ya da biraz gecikmeli olarak kullanılmaya başlanmıştır. Os­manlı Devleti’nde ilk matbaayı kuranların gayrimüslimler olduğu kesindir. Gayrimüslimler içerisinde de matbaayı kullanan ilk grup Yahudilerdir. İlk Yahudi matbaası, İstanbul’da 1493 yılında Muse­vi Hahamı Gerson tarafından kurulmuştur.

Yahudiler daha sonra 1510’da Selanik’te, 1554’te Edirne’de, 1605’te Şam’da, 1646’da İzmir’de basımevleri kurarak din, tarih ve dil bilgisi kitapları bas­mıştır. Osmanlı’da ilk Ermeni matbaası, Kumkapı’da 1567 yılında kurulmuştur. İstanbul’da ilk Rum matbaasını ise N. Metaxas adlı bir Rum papaz, Londra’dan getirdiği basım araçları ile 1627 yı­lında açmıştır.

İbrahim Müteferrika
İbrahim Müteferrika

Müslümanların kullandığı ilk matbaa Lâle Devri’nde açılabilmiştir. Matbaa kurma hazırlıklarına basımevinin açılışından sekiz yıl kadar önce başlayan İbrahim Müteferrika ve Fransa Elçisi Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin oğlu Said Efendi ile ortak bir matbaa kurmak konusunda anlaşmıştır.

Müteferrika, matbaa­nın yararlarını anlatan bir rapor hazırlayarak Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya sunmuş ve sunduğu dilekçeye Vankulu Lûgati’nin basılmış birkaç sayfasını da eklemiştir. Sadrazam’ın olumlu karşılaması ve Said Efendi’nin çabalarıyla şeyhülislam, “matbaa kurulmasında din bakımından sakınca olmadığı” yolunda fetva vermiş ve matbaa açılmasının önünde engel kalmamıştır.

Padişah III. Ahmed, 1727 yılında din kitapları basılmaması şartıyla matbaa açılmasına izin veren fermanını yayımlamıştır. İbrahim Müteferrika’nın evinin alt katında 1727 yılında yani Avrupa’da geliştirilmesinden yaklaşık üç asır sonra Müslümanların kullanımı için ilk matbaa kurulabilmiştir.

İbrahim Müteferrika matbaasında basılan ilk kitap, iki yıl kadar süren çalışmalar sonunda 31 Ocak 1729’da yayımlanan “Vankulu Lûgati”  olmuştur. 1729-1741 yılları arasında sade­ce 17 kitap yayımlanmış, Müteferrika’nın ölümüyle uzun süre yayımda duraklama olmuştur. XVIII. yüzyıl sonuna kadar ba­sılan kitapların sayısı 45 kadardır. Bunlar dil, sözlük, tarih, coğrafya, sosyal bilimler, askerlik, fen, eğitim, matematik vb. konu­ları içeren kitaplardır.

Vankulu Lügati
Vankulu Lügati

Osmanlı Devleti’nde okuyucu kitlesinin sınırlılığı, matbaanın yaygınlaşmasını da engellemiştir. Hattatlığın yaygın bir mes­lek oluşu, dinî tutuculuk ve yasaklamalar, okuryazar oranının düşüklüğü ve okuma alışkanlığının yaygınlaşmaması gibi se­bepler, matbaanın Osmanlı Devleti’nde Müslümanlar tarafından geç kullanılmaya başlamasının temel sebepleri olarak gösterilebilir. Kâğıt ihtiyacı ve yetişmiş eleman sorunu da matbaanın geç kullanılmasının teknik sebepleri olarak gösterilebilir.

BİLİYOR MUSUNUZ?

1730 yılında Lâle Devri’nde çıkan Patrona Halil Ayaklanması sonrasında, yenilikçi sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa katledilmiş ve padişah tahttan indirilmiş fakat basımevine dokunulmamıştır.

Yorum yapın