Solunum Sistemi Organları ve Görevleri Nelerdir?

İnsanda solunum sistemi organları; burun, yutak, gırtlak, soluk bo­rusu (trake) ve akciğerlerdir. Soluk alıp vermede diyafram ve kabur­ga kasları etkilidir.

Burun, ağızla birlikte solunum sisteminin dış ortamla bağlantısını ku­ran organdır. İç yüzeyindeki epitel dokuda bulunan kıllar ve mukus tabakası solunum yoluyla alınan havayı toz ve mikroplardan arındırır, nemlendirir ve ısıtır. Burun yollarının tahriş olması, hapşırma refleksine neden olur. Burun yollarındaki duyusal refleks, omurilik soğanına ulaştığında büyük miktarda hava, hızla burundan dışarı doğru itilir ve burundaki yabancı maddelerin dışarı atılması sağlanır.

Bilgi Notu

Diyafram: Diyafram omurgalı can­lılardan kuş ve memelilerde vardır. Sadece memelilerde kas bulundurur. Bu kas çizgili kas yapısındadır. Soluk alma sırasında göğüs boşluğu hac­mindeki değişikliklerinin %75’inden sorumludur. Göğüs kafesinin alt ucu­na yapışan bu kas, karaciğer üzerinde yay oluşturur ve kasıldığında bir pis­ton gibi aşağıya hareket eder. Hareket uzaklığı 1,5 cm ile 7 cm arasında değişir.

Yutak, ağız ve burun boşluklarının kesişme noktasındaki nefesle alı­nan havayı soluk borusuna; nefes verirken atılan havayı ise ağız ve burun boşluklarına ileten yapıdır. Yutağın mikroplar, alerji, kuru hava, aşırı sıcak veya soğuk, asitli yiyeceklerin tüketimi ve sigara kullanımı gibi sebeplerle iltihaplanması sonucu faranjit (yutak iltihaplanması) hastalığı oluşabilir.

Gırtlak, yutak ile soluk borusu arasında bulunan soluk yoludur. Alı­nan havanın solunum sistemi borucuklarına ilk girdiği yerdir. Gırtlak, kıkırdaktan yapılmıştır ve besinin yutulduğu an hariç her zaman açık­tır. Gırtlaktaki en büyük kıkırdak, âdemelması olarak adlandırılır ve üzerinde tiroit bezi bulunur. Ayrıca gırtlakta ses telleri vardır.

Gırtlağa laringoskop denilen gözlem aletiyle bakıldığında ses telleri görülebi­lir. Soluk alırken ses telleri havanın kolayca geçebilmesi için açıktır. Konuşmak için akciğerden geçen hava, ses tellerini titreştirir ve ses oluşur. Konuşma sadece solunum sistemiyle değil, sinir sistemi ile de kontrol edilir. Soğuk algınlığı, reflü ve alerji hastalıkları, sesin bilinçsiz kullanılması ve sigara kullanımı gibi nedenlerle ses telleri iltihaplana­bilir. Gırtlağın iltihaplanması rahatsızlığı larenjit (gırtlak iltihabı) olarak isimlendirilir. Larenjit ses kısıklığı ve konuşma kaybına neden olabilir.

Solunum sistemi organları
Solunum sistemi organları

Soluk borusu (trake), alınan havayı akciğerlere ileten, boyundan akci­ğere kadar ulaşan 14-15 cm uzunluğunda solunum sistemi organıdır. Dış kısmı bağ doku, düz kas ve kıkırdaklar; iç kısmı aralarında mukus salgılayan goblet hücrelerinin de bulunduğu silli epitel dokudan oluşur. Soluk borusunda yer alan (C harfi şeklindeki) kıkırdak halkalar soluk borusunun sürekli açık kalmasını ve soluk alıp vermenin sürekli­liğini sağlar.

Trakenin iç yüzeyini döşeyen silli epitel doku, burun boş­luğunu geçebilen toz, polen ve yabancı madde parçacıklarını tutup bu parçacıkların akciğere ulaşmasını önler. Epitel hücreler, akciğerlerin savunmasında yer alan çeşitli moleküller salgılar. Salgılar, antimikrobik etki göstererek hava iletim yollarını enfeksiyonlardan korur.

Epiteldeki özel hücreler ve salgı bezleri tarafından salgılanan protein ve polisakkaritlerce zengin olan bu salgı, siller üzerinde ince bir mukoza tabakası oluşturarak ortamın nemli kalmasını sağlar. Sillerin dışa doğru tek yön­lü hareketi, tutulmuş yabancı maddeleri geriye doğru iterek mukusla birlikte (balgam) dışarı atılmasını sağlar.

! Bronşlar ve trake, hafif temaslara oldukça duyarlıdır. Düşük miktarlardaki yabancı maddelerin trake ve bronşlara teması bile öksürük refleksini başlatabilir.

Soluk borusu iç kısmında bulunan sillerin yüzeyindeki partikülleri uzaklaştıracak yeterli hava akımı sağlanamadığında alveollerde bulu­nan akyuvarlar, yabancı maddeleri fagositozla yok eder. Ancak ge­len partikül çok miktarda ise akyuvar savunması yetersiz kalır. Yangı (iltihaplanma) gelişebilir. Örneğin kömür madenlerinde çalışanlar, çok miktarda kömür tozu solumak zorunda kaldıklarından “silikozis” de­nilen akciğer hastalığına yakalanabilmektedirler.

Akciğerler, karın boşluğundan diyaframla ayrılan göğüs boşluğunun sağ ve solunda bulunur. Yapılarında bronş, bronşiyol ve gaz değişimi­ni sağlayan alveoller denilen özelleşmiş birimler vardır (Görsel 1.94). Akciğerlerin üzerini örten ince parlak zar plevra (pleura, plöra) zarıdır ve her iki akciğeri kese şeklinde sarar.

Bu zar iki katmanlıdır. Üstteki katman göğüs boşluğunu, alttaki katman akciğerleri sarar. İki zar kat­manı arasında yer alan seröz sıvı, sürtünmeden doğacak zararları ön­leyerek akciğerlerin göğüs boşluğunda rahatça genişleyip daralmasını sağlar. İki zar katmanı arasında basınç düşüktür ve içine hava girmez. Bu durum soluk alma olayını kolaylaştırır.

Bilgi Notu

Seröz: Bir dış salgı bezi çeşidi olan seröz bezlerden salgılanan protein yapısındaki akıcı sıvı salgıdır. Pank­reasın dış salgı (ekzokrin) bezi, kulak altı tükürük bezi seröz salgılayan bez tipine örnektir.

Bronşlar, soluk borusunun birinci kaburga yakınlarında dallanarak iki­ye ayrılmasıyla oluşan solunum organlarıdır. Her bronş, bir akciğere girerek alınan havayı akciğere iletir. Virüsler, bakteriler, alerji, hava kirli­liği, sigara kullanımı gibi etkenlerden dolayı bronşlar iltihaplanabilir. Bu durum, bronşit (bronşların iltihaplanması) hastalığına yol açar.

Bronşiyoller, bronşların akciğerler içinde daha ince dallara ayrılma­sıyla oluşan yapılardır. Bronşiyollerde kıkırdak tam halka şeklinde değildir. Trake ve bronşların kıkırdak halka olmayan tüm bölgelerinde, bronşiyollerde düz kas tabakası vardır.

Alveol, bronşiyollerin dallanmasıyla oluşan ince borucukların açıldığı hava keselerine denir. Alveoller tek katlı yassı epitel dokudan oluşmuş, üzerleri kılcal damar ağı ile çevrili, gaz değişiminin gerçekleştiği akci­ğerin işlevsel birimleridir. Alveollerde iki tip epitel hücresi bulunmakta­dır: Tip I hücreleri, alveolleri örten başlıca yassı hücre grubudur. Tip II hücreler, daha kalın olan ve sürfaktan salgılayan hücrelerdir. Sürfaktan alveollerde yüzey gerilimini düşürerek alveollerin daha kolay şişmesini ve büzülmesini sağlar. Böylece soluk alıp verme kolaylaşır.

Alveol duvarının onarılmasında önemli rol oynar. Sürfaktan yokluğun­da yüzey geriliminin yüksek olması nedeniyle alveoller yeteri oranda genişleyemez. Alveollerin gerilmesiyle akciğerde ödem oluşabilir. Ak­ciğerler, fetüste doğuma kadar kapalıdır. Doğumdan hemen sonra ilk hava girişiyle genişleyen akciğerlerin soluk vermeyle alveollerin tekrar birbirine yapışıp kapanmasını, sürfaktan maddesi önler.

Bilgi Notu                                                           

Sürfaktan: Alveol epitel hücrelerin­den salgılanan dipalmitol- fosfadilko- lin (DPPC), diğer lipitler ve proteinler­den oluşan bir karışımdır. Bebeklerde sürfaktan eksikliğinde akciğerlerin birçok bölgesinde yüksek yüzey geri­limi nedeniyle alveoller yeteri oranda havayla dolamaz. Bu durum “Bebekte Solunum Zorluğu Sendromu (IRDS)” olarak tanımlanır.

Alveoller gaz değişiminin gerçekleştiği yüzey alanını genişletir (yakla­şık 100 m2‘lik alan ve derinin yüzey alanının 50 katı kadar). Gaz değişiminin gerçekleştiği yüzeyler ince, nemli ortamlardır. Nemde çözünen oksijen hızla epiteli geçer. Kılcal damarların yapısının ince olması ve epitel hücrelerinin birbirlerine çok yakın yerleşmesiyle gaz değişimi kolayca gerçekleşir. Alveolü oluşturan epitel dokunun sürfaktan salgısı, kılcallardan alveollere su geçişini önleyerek solunumla fazla su kay­bedilmesine engel olur. Salgı içindeki lipoprotein, alveollere esneklik kazandırarak soluk vermeyi kolaylaştırır.

Alveol yapısı
Alveol yapısı

Diyafram, göğüs boşluğu ile karın boşluğu arasında bulunan kubbe şekilli bir kastır. Akciğerleri alttan çevreler. Solunumun temel kasıdır ve vücudumuzda kalpten sonra en fazla çalışan kastır. Diyafram kasıl­dığı zaman kubbemsi şekli düzleşerek karın boşluğunu ve organlarını aşağı iter, kaburgaları da yukarı iterek göğüs boşluğunu genişletir ve soluk alma gerçekleşir. Diyafram gevşeyince eski hâlini alır, kubbeleşir ve soluk verme gerçekleşir.

Kaburga kasları, soluk alma sırasında kasılarak kaburgaları yukarı kaldırır, göğüs boşluğunun hacmini artırır ve soluk almaya yardımcı olur. Soluk verme sırasında gevşeyerek kaburgaları aşağı doğru çeker, göğüs boşluğunun hacmini daraltır ve soluk vermeyi kolaylaştırır.

Solunum Sistemi

  1. Solunum Sistemi Organları
  2. Soluk Alıp Verme Mekanizması
  3. Solunum Gazlarının Taşınması
  4. Solunum Sistemi Rahatsızlıkları ve Sağlığının Korunması

“Solunum Sistemi Organları ve Görevleri Nelerdir?” üzerine bir yorum

Yorum yapın