İnsanlarda konuşma ve beslenme için vazgeçilmez bir organ olan dil, üzerini örten epitel dokudaki papilla (tat tomurcukları) adı verilen kemoreseptörler sayesinde tat alma organı olarak da görev yapar. Tat tomurcukları, dildeki epitel dokuya gömülmüştür. Farklı tatlara duyarlı tat hücreleri, dilin farklı bölgelerine yerleşmişlerdir.
Her tat tomurcuğunda yapısal açıdan farklı dört tip tat reseptör hücresi vardır: Tuzlu tat, yemek tuzu tarafından; ekşi tat, hidrojen iyonu tarafından; tatlı tat, proteinler yoluyla; acı tat ise kapsaisin gibi çeşitli maddeler yoluyla tanınır. Yaygın olarak bilinen bu tatlardan başka, son yıllarda beşinci tat olarak ortaya çıkan umami (Japoncada “lezzetli” anlamına gelir.) tadı, glutamat maddesinin algılanmasıyla tanınır.

Glutamat: Bir çeşit amino asittir. Genellikle tatlandırıcı olarak monosodyum glutamat kullanılır. Eski peynirde doğal olarak bulunur. |
Reseptör hücrelerin tüyleri tomurcuğun tat deliğindedir. Duyu sinirleri reseptör hücreleri sarar ve onlarla sinaps yapar. Tat reseptörleri de koku reseptörleri gibi sıvıda çözünen maddelerle uyarılan kemoreseptörlerdir. Tat ve koku alma reseptörlerinin beyne gidiş yolları farklıdır. Ancak tat ve koku duyusu birbiriyle etkileşimli duyulardır. Koku alma sistemi sinüzit, grip, nezle gibi nedenlerle engellenirse tat alma duyusu azalır. Aşırı sıcak ve soğuk yiyecekleri art arda tüketmek, tat duyusunun zarar görmesine sebep olur.

Tat körlüğü, bazı insanların çeşitli nedenlerden dolayı tat alamamasıdır. Kalıtsal bir durumdur.
Biraz daha bilgi verseydiniz keşke