Nasıl Görürüz? Göz Nasıl Çalışır? Göz Hangi Tabakalardan Oluşur?

Göz, ışığı algılayabilen reseptörlerle donatılmış organımızdır. Embriyonik gelişme evresinde ön beynin uç kısmının farklılaşması ile oluşur. İnsan gözü, belirli bir uzaklıktaki nesnelerin görüntülerini algılayabilme ve renklerini ayırt edebilme özelliğine sahiptir.

Işık, göz reseptörlerini uyarır ve impulslar oluşturur. İnsan gözü, yak­laşık olarak 380-760 nanometre arasındaki dalga boyuna sahip ışığı görebilir. Göz; kaş, kirpik ve göz kapağı tarafından korunur. Göz ka­pakları zararlı maddelerin göze girişini engeller. Gözyaşı bezleri, göz­yaşı üreterek gözün kurumasını önler ve gözü temizler. Gözyaşında bulunan lizozim enzimleri, göze giren mikropları öldürür. Göz kasları, göz küresinin hareketini sağlar ve iki gözü aynı anda hareket ettirir.

Göz dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur: Bu tabakalar sert tabaka (sklera), damar tabaka (koroid) ve ağ tabakadır (retina).

Gözün yapısı
Gözün yapısı

Sert tabaka (sklera), gözü sarar ve iç tabakaları korur. Göz kaslarına tutunma yeri oluşturur. Lifli bağ doku yapısında olan bu tabaka, gözün ön kısmında saydamlaşıp kubbeleşerek korneayı (saydam tabaka) oluşturur. Göze gelen ışığı kırarak ışığın göz merceğine ulaşmasını sağlar. Korneada kan damarı bulunmaz. Kornea hücreleri gözün için­deki sıvı ile beslenir.

Damar tabaka (koroid), gözü besleyen kan damarlarının bulunduğu tabakadır. Gözün yorulması bu damarların genişlemesine ve gözün kanlanmasına neden olur. Damar tabaka melanin pigmenti içerdiği için gözün içi karanlık bir oda hâline gelir ve ışık yansımalarını engelleyerek net görüntü oluşmasını sağlar.

Damar tabaka önde korneaya bakan kısmında kalınlaşarak irisi oluştu­rur ve merceği tutar. İris göze rengini veren kısımdır ve ortasında siyah bir nokta hâlinde olan, ışık miktarına göre çapı değişen göz bebeği bulunur. İris parlak ışıkta göze giren ışık miktarını azaltmak için küçülür, göz bebeğinin çapı azalır. Parlak ışığın göze zarar vermesi engellenir. Loş ışıkta genişler, göz bebeğinin çapı artar ve görme olayı için yeterli ışığın göze girmesi sağlanır. İriste düz kas yapısında asıcı bağlar bulu­nur ve bu asıcı bağlar merceği tutar.

Silli cisimciğin, ön tarafında iris, arka tarafında koroid tabaka bulu­nur. Mercek asıcı bağlarla silli cisimciğe bağlanır. Kornea ile mercek arasında sıvı dolu bir oda bulunur. Mercek ince kenarlıdır, kan dama­rı içermez. Mercek görüntüyü retinaya odaklayan saydam yapılı bir disktir. Merceğin şeklini silli cisimcik ile asıcı bağlar belirler. Merceğin arkasında göz küresinin merkezini dolduran jel kıvamında camsı cisim bulunur. Bu sıvı göz küresinin şeklinin korunmasını sağlar.

Ağ tabaka (retina), en içte yer alan tabakadır. Yapısında sinir hücreleri ve ışığı algılayan fotoreseptörler bulunur. Koni reseptörler renkli gör­meyi sağlarken; çubuk reseptörleri ışığa duyarlılık eşiği düşük olduğu için az ışıkta bile görmeyi sağlar. Çubuk reseptörlerinde rodopsin adı verilen protein bulunur. Rodopsin proteini farklı ışık şiddetlerine karşı duyarlıdır ve düşük ışık şiddetinde bile görmenin sağlanabilmesi için impulsu başlatır. Rodopsin, A vitamini ile birlikte çalıştığından, A vita­mini yetersizliğinde gece körlüğü sorunu ortaya çıkar.

Renkli görmeyi sağlayan koni reseptörleri mavi, yeşil, kırmızı renklere duyarlıdır. Bu üç çeşit koni reseptörü farklı renklerin görülmesini gerçekleştirebilmek için rengine göre birlikte çalışırlar. Bu sayede tüm renklerin görülmesi sağlanır. Koni reseptörlerinin herhangi birinin kalıtsal yapısının bozuk­luğu renk körlüğüne neden olur. Çünkü ara renklerin algısı için bu üç ana koni reseptörüne ihtiyaç duyulmaktadır.

Retinada bulunan çubuk (a) ve koni (b) reseptörleri
Retinada bulunan çubuk (a) ve koni (b) reseptörleri

Göz küresinin arka kısmında üzerinde ters görüntünün oluştuğu bölge sarı nokta adını alır. Siyah ve beyazı algılayan çubuk reseptörleri sarı noktanın dış kısmında, renkleri algılayan koni reseptörleri ise sarı nok­tanın merkezinde daha fazla sayıda yer alır. Görme sinirlerinin göz kü­resinden çıktığı bölgeye kör nokta adı verilir. Burada reseptör yoktur. Görmenin Mekanizması

Gözün yapısı ve görme olayını gerçekleştirme biçimi, fotoğraf maki­nesinin çalışma prensibine çok benzer. İnsan gözündeki retina taba­kası fotoğraf makinesindeki filme, gözün merceği makinedeki objek­tife, iris ise diyaframa karşılık gelir. Fotoğraf makinesinde de gözdeki gibi ters görüntü elde edilir.

Görme olayında nesnelerden gelen ışığın izlediği yol aşağıdaki görseldeki gibidir.

Görmenin gerçekleşmesi, ışığın gözde izlediği yol
Görmenin gerçekleşmesi, ışığın gözde izlediği yol
Optik kiyazma: Sağ ve sol gözden gelen sinirlerin buluştuğu ve görüş alanının farklı taraflarını temsil eden aksonların beyne ulaşmadan önce çarprazlanarak ayrıldığı yere optik kiyazma denir.

Işık kırılması önce korneada sonra göz merceğinde gerçekleşir. Kırıl­malar sarı nokta (benek) üzerinde ters bir görüntü oluşturur. Sarı noktadaki reseptörler görme sinirlerini uyararak, ters görüntünün beyinde ilgili merkeze iletilmesini sağlar. Görme sinirleri beynin optik kiyazma denilen bölgesinde çaprazlandığı için beyinde görüntü düz algılanır.

Uzaktaki bir cisme bakarken göze gelen ışınların daha az kırılması için göz merceğinin incelmesi ya da yakın bir cisme bakarken ışınların daha çok kırılması için göz merceğinin kalınlaşması durumuna göz uyumu denir. Aşağıdaki görselde bu uyumu sırası ile görebilirsiniz. Göz merceğinin incelip kalınlaşması, silli cisimcik ve asıcı lifler yardımıyla gerçekleşir.

Göz uyumu
Göz uyumu
Yakındaki bir nesneye bakıldığında göz uyumu gereğince göz bebeği küçülür, silli cisimcik kasılır, asıcı bağlar gevşer, mercek bombelenir (kalınlaşır). Böylece göz, yakındaki nesneye odaklanır. Uzaktaki bir nesneye bakıldığında, göz uyumu gereğince, göz bebeği büyür, silli cisimcik gevşer, asıcı bağlar kasılır, mercek incelir. Böylece göz, uzaktaki nesneye odaklanır.

–> Göz Kusurları Nelerdir?

Duyu Organları Nelerdir?

Yorum yapın