2007-2011 Türkiye-Çin İlişkileri Nasıldı? TBMM’nin 23. Dönemi

22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan seçimin akabinde 23 Temmuz 2007 ile 28 Haziran 2011 tarihleri arasında TBMM 23. dönemi yaşanmıştır. 2007 seçimleriyle birlikte Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin tek başına iktidarı ve Deniz Baykal liderliğindeki CHP’nin ana muhalefet partisi görevi devam etmiş ama TBMM aritmetiğinde değişiklikler olmuştur.

21. dönemin iktidar ortağı Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP yeniden TBMM’de grup kurarak temsil edilmeye başlanmıştır. Bu dönemin bir diğer önemli gelişmesi ise radikal sol ve etnik Kürt milliyetçiliği üzerinden siyaset yapan Demokratik Toplum Partisi (DTP) destekli bağımsız adayların TBMM’ye girerek DTP grubunu kurmalarıdır.

2007-2011 Türkiye-Çin İlişkileri Nasıldı? TBMM'nin 23. Dönemi

DTP, 11 Aralık 2009 tarihinde kapatılmıştır. DTP milletvekilleri 25 Aralık 2009’da Barış ve Demokrasi Partisi’ne (BDP) katılarak grup kurmuştur. TBMM faaliyetleri bu dört parti grubu ve diğerleri üzerinden yürümüştür (Yüksel, 2011).

Türk – Çin ilişkileriyle alakalı en üst düzey ve dikkate değer konuşma Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 31 Ağustos 2007 tarihinde hükümet programının TBMM Genel Kurulu’na okunması sırasında yapılmıştır. Başbakan Erdoğan Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya gibi Avrasya’nın önemli aktörleriyle geliştirilen ilişkiler, Türkiye’nin Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri ile sahip olduğu bu kurumsallaşmış ilişkiler sisteminin hiçbir zaman bir alternatifi değildir.” ifadelerini kullanmıştır (TBMM Tutanak, 2007/1 : 27).

Türk dış politikasında eksen kayması tartışmalarının yeni başladığı bu dönemde Erdoğan’ın böyle bir açıklamaya gitmesi Batı’ya yönelik bir garanti verme hamlesi olarak okunabilir. Türkiye’nin dış politikada eksen kayması değil ilişkilerini çeşitlendirme yolunu tercih ettiği değerlendirmesi de eklenebilir.

Bir diğer üst düzey önemli konuşma ise Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in TBMM Genel Kurulu’na hitabında olmuştur. 22 Ekim 2009’da TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Nazarbayev, Kazakistan’ın dış politikasını değerlendirmiş; Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) çerçevesinde Çin ve Rusya ile iyi ilişkiler geliştirdiklerini ifade etmiş, “Rusya’yla stratejik ortaklık geliştirilmesi, Çin’le dengeli bir siyaset yürütmesi Türkiye’nin itibarını yükseltecektir” ifadesini kullanarak da Türkiye’ye Çin ile daha çok ilişki ama daha temkinli politika önerisinde bulunmuştur (TBMM Tutanak, 2009/1 : 31).

Doğu Türkistan meselesiyle alakalı en geniş değerlendirmeleri MHP Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, iki ayrı gündem dışı konuşma ile yapmıştır. İlk konuşması 5 Şubat 2008 tarihinde Gulca Katliamı’nın 11. yıldönümü vesilesiyledir.

Ekici, 5 Şubat 1997’de Doğu Türkistan’ın Gulca kentinde Kadir gecesi münasebetiyle ibadet etmekte olan Uygurların öldürülmesiyle başlayan ve silahsız pek çok Uygur’un Çin kolluk kuvvetleri tarafından öldürülmesine kadar giden olayı bir katliam olarak anmıştır (TBMM Tutanak, 2008 : 17 – 18).

Ekici, ikinci konuşmasını 6 Temmuz 2010 tarihinde, Temmuz 2009’da Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de yaşanan olaylar üzerine yapmıştır. Ekici, Çin yönetimine çok sert eleştiriler getirmiş, Urumçi’de katliam, taciz ve tecavüz olduğunu vurgulamış ve çok büyük insan hakları ihlalleri olduğunu işaret etmiştir. Uygurların Türkiye – Çin arasında bir köprü olması gerektiğine işaret eden Ekici, “bu köprüsünün Çin ayağı sakattır” diyerek Doğu Türkistan meselesinin Türk – Çin ilişkilerine zarar verdiğini ifade etmiştir.

Ayrıca meselesinin en üst düzeyden Çinli yetkililere iletilmesi gerektiğini, bu zulmün durması gerektiğini, TİKA’nın Kaşgar’da bir temsilcilik açması gerektiğini eklemiştir. İktidarı da Gazze ve Hamas’a verdiği desteği Doğu Türkistan’a vermemekle suçlamıştır (TBMM Tutanak, 2010/1 : 16 – 17).

Tutanakların işaret ettiği üzere, 2009 Urumçi Katliamının akabinde AK Parti ve MHP grubuna mensup milletvekilleri Türkiye – Çin Parlamentolar arası dostluk gurubundan istifa ederek Çin’e tepki göstermişlerdir (TBMM Tutanak, 2010/2 : 70 – 73).

MHP Tokat Milletvekili Reşat Doğru, 26 Aralık 2008’de yaptığı bir konuşmada Çin’in nükleer denemeleri Doğu Türkistan’da yaptığını ve oradaki Türklerin bundan çok büyük zararlar gördüğünü ifade etmiştir (TBMM Tutanak, 2008/2 : 53). 2009 Urumçi Katliamı iktidar partisi tarafından TBMM Genel Kurulu’nda belirgin bir şekilde dile getirilmese de dönemin Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “adeta bir soykırım” ifadesiyle tanımlanmıştı (Milliyet, 2009).

BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, 24 Mart 2010 tarihinde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile ilgili bir kanun tasarısını eleştirirken, Türkiye’nin Uygurlar konusunda samimi olmadığını, Çin’in insan hakları ihlalleri yaptığını buna karşı tavır alınması gerektiğini ifade etmiştir (TBMM Tutanak, 2010/3 : 40).

Doğu Türkistan bahsiyle alakalı bir önemli ayrıntı da MHP İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın Dışişleri Bakanı’nın yanıtlaması için verdiği bir soru önergesinde bulunmaktadır. Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Rabia Kadir’e Türkiye’ye giriş için vize verilmemesi hakkında sorular soran Vural’a dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun verdiği cevapta, Çin’in DUK’u ayrılıkçı bir örgüt olarak nitelediğini Türkiye’nin de BM üyesi bir ülkeyi bölmeye yeltenen bir örgüte karşı tavrının bu yönde olacağını ifade etmiştir. Davutoğlu, Doğu Türkistan meselesiyle ilgilendiklerini de eklemiştir (TBMM Soru Önergesi, 2009). Türk hükümeti tarafından yapılan bu yorum, incelenen dönemde Doğu Türkistan meselesiyle alakalı en olumsuz yorum olarak nitelenebilir.

Dış ticaretle alakalı önceki dönemlerdeki kaygıların devam ettiği görülmektedir. 6 Mart 2008’de CHP Grubuna mensup milletvekilleri tarafından bir meclis araştırma önergesi verilmiş ve tekstilde Çin’den gelen malların nasıl bir zarar verdiği, kalitesiz ve sağlıksız ürünlerle alakalı neler yapılması gerektiği araştırılması istenmiştir. İktidar konuyla ilgilendiğini vurgulayarak önergeyi reddetmiştir (TBMM Tutanak, 2008/3 : 12 – 17).

DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Çin’in yıkıcı bir dış ticaret politikası olduğunu, bunun Türkiye’ye zarar verdiğini ve hükümetin yeterli önlem almadığını vurgulamıştır (TBMM Tutanak, 2008/4 : 27). MHP Karaman Milletvekili Hasan Çalış, TOKİ başta olmak üzere pek çok kamu kurumunun ucuz Çin malları kullandığını, bunun Türk istihdamına da zarar verdiğini ifade ederek, “siz Çin’deki işsizliği mi önlemek için icraat yapıyorsunuz” demiştir. (TBMM Tutanak, 2010/4 : 64) Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ise Çin’den gelen ürünlerle alakalı pek çok soruşturma açtıklarını belirtmiştir (TBMM Tutanak, 2010/5 :  40 – 41 ).

Ancak Bakan Çağlayan’ın bir başka konuşmasında “Çin bir öcü değildir” ifadesini kullanmış ve Çin’i fırsat haline getireceklerini ticarette bir Çin araştırma masası kurduklarını vurgulayarak, bazı eleştirilere de cevap vermiştir (TBMM Tutanak, 2009/2 : 44).

Konulara göre söylem tablosu şu şekildedir:

Tablo 3: TBMM 23. Dönem Siyasi Partilere göre, Milletvekili Söylem Analiz Tablosu

TBMM 23. Dönem Siyasi Partilere göre, Milletvekili Söylem Analiz Tablosu

23. dönemde de Çin ile ilişkilerin dış ticaret üzerinden okunduğu görülmektedir. Çin’den gelen ürünlerin kalitesizliği, sağlıksızlığı ve ucuz olmasının iç piyasaya etkisi değerlendirilmiştir. MHP’nin milliyetçi söylemiyle TBMM’de yeniden yer alması ise Doğu Türkistan meselesini yeniden TBMM gündemine taşımıştır.

Bu dönemde Çin’e daha olumsuz bir bakış olduğu tablodan görülmektedir. Bakan Çağlayan’ın “Çin bir öcü değildir” ifadesinin çevresinde gerçekleşen fikirler ise iktidarın daha önceki dönemlere göre bu dönemde Çin’e karşı söylemlerinin yumuşadığını ve ekonomik olarak daha olumlu bakışın ortaya çıktığını işaret etmektedir.

Kaynakça: TBMM Çalışmalarında Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti İlişkileri: 1999 – 2019 – Emre KARTAL

Yorum yapın