2015-2018 Türkiye-Çin İlişkileri Nasıldı? TBMM’nin 25. Dönemi ve 26. Dönem

25. Dönem: 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan Genel Seçimlerin ardından başlayan 25. dönem TBMM’de hiçbir partinin tek başına iktidar olacak çoğunluğu bulamaması ve koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının akabinde aynı yılın Kasım ayında yapılan genel seçimlerle birlikte sona ermiştir. Bu bağlamda bu dönemde kayda değer bir genel kurul çalışması olmamıştır (SETA, 2016 : 5 – 8).

26. Dönem: 7 Haziran 2015 seçimlerinin akabinde hükümet kurulamayınca, Türkiye 1 Kasım 2015’te yeni bir genel seçime gitmiştir. Bu seçimin sonucu olarak AK Parti yeninden tek başına iktidar oldu.

2015-2018 Türkiye-Çin İlişkileri Nasıldı? TBMM'nin 25. Dönemi ve 26. Dönem

TBMM’de Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine AK Parti Genel Başkanı olan Ahmet Davutoğlu liderliğindeki AK Parti, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ eş başkanlığındaki HDP grup kurarak temsil olundu.

Dönem içinde TBMM’de Saadet Partisi, bağımsızlar ve yeni kurulan eski İçişleri Bakanı Meral Akşener liderliğinde kurulan İYİ Parti de temsil edildi (SETA, 2015 : 5 – 8). 16 Nisan 2017’de yapılan anayasa değişikliği referandumunun akabinde ise Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi adı verilen bir tür Başkanlık sistemine geçiş yaptı.

16 Nisan referandumunun sonrasında ise “partili cumhurbaşkanlığı” anayasal olarak kurumsallaşınca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden kurucusu olduğu AK Parti’nin genel başkanlığına seçildi. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi de bu dönemde yaşanmış, TBMM darbeci kuvvetlerin saldırısına uğramıştır.

Asya Altyapı Yatırım Bankası Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasıyla alakalı kanun teklifinin görüşüldüğü 6 Ocak 2016 tarihli Genel Kurul’da MHP Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor, Çin’in uzun yıllar Doğu Asya’da ABD, Japonya ve Güney Kore tarafından baskılandığını pek çok finans kuruluşunda görmezden gelindiğini vurgulamış, Çin’in bu durumu kırmaya başladığını ifade etmiştir.

Tor “Belirtmek lazımdır ki ekonominin ekseni Asya’ya kaymaktadır, Çin’e kaymaktadır” diyerek Çin’in küresel ekonomideki yerine atıfta bulunmuştur ve bu bağlamda Türkiye’nin Çin ile ticari ilişkilerini geliştirmesi gerektiğini ve çeşitlendirmesi gerektiğini ifade etmiştir. Konuşmasında bütün bu öneme rağmen Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmünün de unutulmaması gerektiğini vurgulamıştır (TBMM Tutanak, 2016/1 : 45 – 47).

4 Ekim 2016’da CHP’li milletvekilleri bir meclis araştırma önergesi vermiş ve Çin’den ucuz gelen çelik ürünleriyle alakalı alınacak önlemlerin araştırılması gerektiğini belirtmişlerdir. Gerekçede ise “Çin’in maliyetlerin altında seyreden satış politikaları dünya genelinde fiyat seviyelerini aşağı çekmekte ve devlet yardımından yararlanamayan Türkiye gibi ülkelerin üreticilerine zarar vermektedir” denmiştir (TBMM Tutanak, 2016/2 : 18-19).

Muhalefetin dış ticaret noktasında Çin ile olan ilişkilerin dengesizliğini vurgulamaya devam ettiği buradan tekraren görülebilmektedir. İktidar ise bu dönemde Çin ile ticari ilişkilerde olumlu bakışını artırmıştır. AK Parti Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel, 17 Aralık 2017 tarihinde yaptığı konuşmada “Yeni İpek Yolu Projesinin” Türkiye için bir fırsat olduğunu, olumlu temasların artması gerektiğini buradan önemli ekonomik kazanımlar elde edileceğini iddia etmiştir (TBMM Tutanak, 2017/1 : 53).

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ise Çin ile ekonomik ilişkileri geliştirmek için çalıştıklarını vurgulamış ve özellikle turizmde beklentileri olduğunu yılda 50 etkinlikle bunu perçinlediklerini ifade etmiştir (TBMM Tutanak, 2017/2 : 54).

Dış politika bağlamında Çin çok gündeme gelmese de ŞİÖ ve Çin politikaları muhalefetin iki ayrı kanadında rahatsızlık olduğu görülmektedir. HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, ŞİÖ çerçevesinde Rusya ve Çin ile geliştirilen ilişkilerin dayanağının olmadığını ve bu politikanın Türkiye’yi karanlığa götüreceğini vurgulamıştır (TBMM Tutanak, 2016/3 : 29 – 30).

Aynı minvalde CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz da ŞİÖ’nün terörle mücadele kapsamında özellikle Uygur ve Çeçenleri düşman olarak karşısına oturttuğunu ve ŞİÖ ilkelerini kabul eden ülkelerden de aynı tavrı beklediklerini ifade ederek bu duruma Türkiye’nin düşmemesi gerektiğini vurgulamıştır (TBMM Tutanak, 2016/4 : 85).

Doğu Türkistan meselesinin ise bütün parti grupları tarafından çok net bir şekilde sahiplenildiği görülmektedir. AK Parti Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcan 30 Kasım 2016 tarihinde yaptığı konuşmasında Doğu Türkistan’da ve pek çok İslam beldesinde oluk oluk kan aktığını ifade etmiştir (TBMM Tutanak, 2016/5 : 4).

MHP Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman 2016 bütçe görüşmelerinde Doğu Türkistan meselesini geniş olarak ele almış, bölgedeki hapis cezalarına, insan hakları ihlallerine ve idamlara dikkat çekmiştir. Ayrıca iktidarı da eleştirerek Uygur kanaat önderi Rabia Kadir’in Türkiye’ye neden giremediğini sormuştur (TBMM Tutanak, 2016/6 : 19).

HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen de birkaç kez Doğu Türkistan meselesini gündemine almıştır. İlk olarak iktidarı Çin ile ilişkilerini bozmamak için Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini görmezden gelmekle suçlayan Bilgen, Rabia Kadir’in Türkiye’ye girişine izin verilmemesini eleştirmiş bunu da Türkiye ve Çin arasındaki terörle mücadele anlaşmalarına bağlamıştır (TBMM Tutanak, 2016/7 : 78).

Bir diğerinde ise Uygur kanaat önderi Abdülkadir Yapçan’ın Çin’e teslim edileceği iddialarını üzerinden iktidarı eleştirmiştir (TBMM Tutanak, 2016 / 8 : 72).

MHP Mersin Milletvekili Baki Şimşek 16 Haziran 2016’da yaptığı bir konuşmada Çin’in bir grup yeşil pasaportlu akademisyen Türk vatandaşını Urumçi’ye almadığı bilgisini vermiş ve bu akademisyenlerin Türk Ocakları Derneği mensubu olduklarını, Çinli yetkililerin de bu durumu kendilerine sorduğunu eklemiştir. “Çin hükümeti Türk Ocaklarından neden rahatsızdır?” sorusunu Dışişleri Bakanlığına sormuştur (TBMM Tutanak, 2016/9 : 49).

Çin’e Türk vatandaşlarının giriş ve çıkışlarında sorun olduğuna dair bir soruyu da CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir yazılı olarak sormuştur. Yazılı soru önergesine Dışişleri Bakanlığından gelen cevap Çin’in Türk vatandaşlarına yönelik bir vize engellemesi olduğunu resmen belgelemiştir. Dışişleri bu konuyu Çinli mevkidaşlarına bildirdiklerini ve bazı olumlu geri dönüşler aldıklarını vurgulamıştır (TBMM Soru Önergesi, 2017/1).

İktidarın son dönemdeki Doğu Türkistan politikasının en net anlatıldığı belge ise HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın Doğu Türkistan hakkında verdiği soru önergesine Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen cevapta yer almaktadır.

Bakanlık, Uygurların yaşam koşullarını takip ettiklerini, Çinli yetkililere sıkıntıları ilettiklerini, Türk yetkililerin Doğu Türkistan’a giderek Uygurların eşit ve huzurlu birer vatandaş olması için çalıştıklarını; ancak uluslararası basında pek çok abartılı haberin yer aldığını, Doğu Türkistan’da ayrılıkçı ve şiddet içerek eylemlerin var olduğunu, “Doğu Türkistan İslami Hareketi” adlı bir terör örgütünün bölgede faaliyet gösterdiğini de ifade etmiştir. Uygurların ülkemize kabul edildiğini de vurgulamışlardır (TBMM Soru Önergesi, 2017/2).

Konulara göre söylem tablosu şu şekildedir:

Tablo 4: TBMM 26. Dönem Siyasi Partilere göre, Milletvekili Söylem Analiz Tablosu

TBMM 26. Dönem Siyasi Partilere göre, Milletvekili Söylem Analiz Tablosu

Türkiye Çin ilişkilerine dair TBMM çatısı altındaki tartışma ve meselelerin geçmiş dönemlere göre daraldığı görülmektedir. Çin, bu dönemde TBMM gündemine çok daha az gelmiştir. Gündeme gelen meseleler ise yine Doğu Türkistan, dış ticaret dengesizliği üzerinde yoğunlaşmıştır.

Dikkat çeken bir husus ise bu dönemde Çin’in Türkiye’ye yönelik bir vize kısıtlamasına gittiğidir. 26. dönemde Çin meselesinin yoğun tartışılmamasının sebebi olarak, ilk başta belirttiğimiz iç politik sürecin çok yoğun ve karmaşık olması gösterilebilir.

Kaynakça: TBMM Çalışmalarında Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti İlişkileri: 1999 – 2019 – Emre KARTAL

Yorum yapın