TBMM Çalışmalarında 1999-2019 Yılları Arası Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti İlişkileri Nasıldı?

Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ilişkileri diplomatik olarak 1971 yılında kurulmuştur. Ancak tarihi geçmiş değerlendirildiğinde, Türk – Çin ilişkileri Doğu Asya’da başlamış olan binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir.

Genel olarak iki ülke arası ilişkiler düşük yoğunluklu bir seyir izlemiştir. Bu seyrin son yirmi yılı, Türkiye’nin yasama ve denetim faaliyetlerinin yürütüldüğü ve gündemin iktidar ve muhalefet milletvekilleri tarafından değerlendirildiği, Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetleri üzerinden analiz edilmiştir.

Türkiye – Çin ilişkilerinin iki temel hatta ilerlediği görülmüştür. TBMM faaliyetlerinde, Doğu Türkistan ve dış ticaret özelinde ekonomi ana meseleler olmuştur.

Bu bağlamda 1999 – 2019 tarihleri arasında yer alan 21., 22., 23., 24., 26. ve 27. TBMM dönemleri değerlendirilmiş, yasama ve denetim faaliyetlerinde Çin ile ilgili meselelerin görüşüldüğü tutanaklar incelenerek, önemli konuşma ve denetim çalışmaları örneklenmiş ayrıca bir söylem analizi yapılmıştır.

Genel olarak Türk parlamenterlerin Çin’e yönelik olumsuz bir söylem geliştirdiği görülmüş ve bunun sebepleri analiz edilmiştir.

Asya kıtasının en doğusuyla en batısındaki iki ülke…

Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara ile Çin Halk Cumhuriyeti başkenti Pekin, yaklaşık 7000 kilometrelik bir uzaklığa sahip şehirlerdir. Tabiri caiz ise Asya kıtasının en doğusuyla en batısındaki bu iki ülke, modern dönemlerde çok etkileşimde olmamış, aralarında yoğun bir dış politika yapılmamıştır. Çeşitlenen ilişkilerin varlığını ise ancak 2000’li yılların başlarından itibaren gözle görülür olmaya başlamıştır (Temiz, 2017 : 8 – 9).

Ancak Türk – Çin ilişkileri tarihin çok eski dönemlerine kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Muharrem Ergin’in ifadeleriyle Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin olan Orhun Kitabelerinin içeriği büyük ölçüde Türk – Çin ilişkilerine dayanmaktadır.

Çin’in kadim tarihi yazınında ise Türklere dair pek çok şey bulunmaktadır (Ergin, 2011 : 12 -13).  Bu bağlamda aslında dünya üzerinde Çin ile ilişkilerde en büyük tarihi tecrübeye sahip olan ülkelerden biri şüphesiz genelde Türkler, özelde ise Türkiye’dir.

Türkiye Cumhuriyeti 1971 yılına kadar BM daimî üyesi olan Tayvan adasındaki Çin Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkilerini sürdürdüyse 1971 yılında ÇHC’nin BM daimi üyesi olarak Milliyetçi Çin’in yerine geçmesi ile diplomatik ilişkilerini ÇHC ile devam etmiştir (Oran, 1971 : 20 – 25).

İki ülke arasındaki ilişkiler 20. Yüzyılın sonlarına kadar neredeyse düşük yoğunlukta devam etmiş, Çin Halk Cumhuriyeti yönetimi işgal ettiği Doğu Türkistan’dan dolayı Türkiye ile olan ilişkilerin hassasiyetine özellikle dikkat etmiş ve ona göre politika ve strateji geliştirmiştir. İşbu makalede Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) faaliyetlerindeki Türkiye – Çin ilişkileri üzerine odaklanılarak Türk siyasetçilerinin Çin ve Doğu Türkistan sorunu üzerindeki faaliyet ve söylemlerinin hangi düzeyde olduğu, nasıl bir seyir izlediğini anlamaya çalışılacaktır.

Çünkü, TBMM, gerek genel kurul çalışmaları olsun gerekse de yazılı ve sözlü denetim mekanizmalarıyla olsun, Türkiye gündeminin en üst düzeyden tartışıldığı ve karara bağlandığı yasama organıdır. Bütün uluslararası anlaşmalar, yetki devirleri saklı olmakla birlikte, TBMM onayından geçerek yürürlüğe girer. Ülkede tartışılan bütün meseleler burada gündeme gelerek siyasi partiler ve milletvekilleri tarafından değerlendirilir.

TBMM çalışmaları Türkiye’nin hafızası gibidir.

Bu bağlamda TBMM çalışmaları Türkiye’nin hafızası gibidir. Bunun yanı sıra özellikle muhalefet partileri ve milletvekilleri tarafından denetim faaliyetleri yürütülmekte; yazılı ve sözlü soru önergeleri, meclis araştırmaları ile ülke meseleleri değerlendirilmektedir.

Çalışmamızda, genel dış politik karar vericileri merkeze alan değil, doğrudan TBMM faaliyetlerini merkeze alan bir dış politika analizi yapılacaktır. Türkiye – Çin ilişkilerinin TBMM’de ne düzeyde tartışıldığı, hangi konulara ağırlık verildiği, ne gibi kararlar alındığı değerlendirilerek, Türkiye – Çin ilişkilerinin analizine bir katkı sunulmak istenecektir.

Makalede hazırlanan tablolarla milletvekillerinin söylemleri partilere göre ayrılarak, konular ile olumlu ve olumsuz söylemler ortaya çıkarılmıştır. Tablolar aracılığıyla yasama dönemlerinde hangi konulara ağırlık verildiği, Çin’e yönelik kullanılan söylemlerin olumlu mu olumsuz mu olduğu tespit edilmek istenmiştir. Bunun bir adım ötesi, karşılaştırmalı dış politika teknikleri kullanılarak, genel politika karar vericileri, siyasi tarih gelişmeleri ve iki ülke ilişkilerinin seyrinin ayrı ayrı olaylar bazında okunarak, her olaya karşılık gelen TBMM çalışmasının birlikte değerlendirilmesi olmalıdır.

Çalışmaların incelendiği dönem ise genel kabul olarak Türkiye – Çin ilişkilerinin çeşitlendiği ve Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne katılmasıyla ortaya çıkan yeni dönemin yani 2000’li yılların incelenmesi olarak belirlenmiştir. Çalışmalar TBMM Yasama dönemleri baz alınarak kategorize edilecektir.

İçerikte Genel Kurul tutanakları, meclis araştırma önerileri, yazılı ve sözlü soru önergeleri kullanılacaktır. Komisyon toplantıları, çok daha geniş bir havuz olduğu ve orada konuşulanların özet yaklaşımlarının Genel Kurul’a yansıyor olması sebebiyle bu incelemenin dışında bırakılmıştır.

Uluslararası arenada günümüzde iki Çin vardır.

Bilindiği gibi uluslararası arenada günümüzde iki Çin vardır. Biri genel kabul gören Çin tarzı sosyalist piyasa ekonomisi ve komünist parti yönetimindeki Çin Halk Cumhuriyeti, diğeri ise daha az kabul gören fakat tüm ülkeler ile ekonomi, kültür ilişkileri hatta önemli sayıda ülkeler ile diplomatik ilişkileri olan demokratik değerlere saygılı Batı tarzı demokrasiyi çoktan benimsemiş olan Çin Cumhuriyeti’dir. Bu makalede bahsi geçen Çin, Çin Halk Cumhuriyeti’ni kast eder.

Kaynakça: TBMM Çalışmalarında Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti İlişkileri: 1999 – 2019 – Emre KARTAL

Yorum yapın