1999-2019 Türkiye-Çin Arası İlişkiler Nasıldı? Genel Bir Bakış

Türkiye – Çin ilişkilerinin son 20 yılına TBMM faaliyetleri penceresinden bakıldığında ortaya bazı net sonuçlar çıkmaktadır. İlgili süreçte Türkiye – Çin ilişkilerinin temel iki mesele üzerine odaklandığı görülmektedir. Bu meseleler dış ticaret özelinde ekonomi ve Doğu Türkistan meselesidir.

Türk parlamenterlerin Çin’e bakışının ise genel olarak olumsuz olduğu da rahatça söylenebilir. Tali konuların her geçen yıl çeşitlenmesi ise şu değerlendirmeyi getirebilir: Türkiye, Çin’i yeni yeni tanımaya başlamıştır. Çin’in iç meselelerine dair yeterli bilgi, Türk parlamenterlerde bulunmamaktadır.

1999-2019 Türkiye-Çin Arası İlişkiler Nasıldı? Genel Bir Bakış

Çin’in yükselen bir güç olduğuna dair kanaat her görüşten milletvekilinde bulunmaktayken bir taraftan da Çin ile Türkiye arasındaki ithalat ve ihracat dengesizliği rahatsızlık vermektedir. Ancak iktidarların Çin’e karşı bu bağlamda net politika üretemediği ve hatta sürekli beklenti içinde oldukları da açıktır. Doğu Türkistan meselesi ise MHP, İYİ Parti, FP/SP gibi muhafazakâr ve milliyetçi siyasi partiler tarafından yoğun bir şekilde dile getirilmektedir.

Çin’e yönelik olumsuz söylemlerin en başında Çin’in Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri gelmektedir. İktidarların ise bu konuyu takip ettiği ancak sert söylemlerden kaçındıkları ortadadır. Burada da ekonomik beklentinin öne çıktığı fark edilmektedir.

Muhalefet partileri de bu kanaat ışığında iktidarları sıkıştırmıştır. Burada genel muhalefetten biraz farklı olarak DTP/BDP/HDP çizgisinin Doğu Türkistan meselesi ile Türkiye’deki Kürt meselesini paralel okuyarak bir siyasi söylem ürettiği görülmektedir.

Son yıllara gelindiğinde Çin’e yönelik sosyal adaletsizlik, emek sömürüsü, fikir hürriyeti, basın özgürlüğü ve internet yasakları üzerinden olumsuz söylemler geliştirildiği tutanaklardan okunmaktadır. Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesini görmezden gelmediği ama önlem almakta ve siyaset üretmekte zayıf kaldığı görülmekle birlikte, Doğu Türkistan meselesinde Çin’in olumlu adımlar atmaması halinde Türkiye ile asla daha çeşitlenmiş ilişkiler üretemeyeceği, halkın temsilcisi olan milletvekillerinin söylemlerinden ise bu ilişkiler çeşitlense bile halkta olumlu bir karşılık bulamayarak tıkanacağını göstermektedir.

Bu noktada Türk dış politika üreticileri kesinlikle hem uluslararası arenada hem de Türk – Çin ikili görüşmelerinde Doğu Türkistan meselesini daha detaylı ve net şekilde ele almalıdır. Çin ile yürütülen ekonomik ilişkilerin ise kesinlikle Türkiye aleyhinde şekillendiği bilinmelidir. Türkiye, Çin’den yatırım ve turist gelmesi için yeni politikalar üretmeli, ithalatı katma değer içeren ürünler üzerinden yapmalı ve “ne ihraç edilebilir” üzerinden planlamalar yapmalıdır.

Doğu Türkistan meselesinin son 3 yılda çok daha somut konular üzerinden değerlendirildiği görülmektedir. Buna mukabil olarak Çin’in de ülkemizde çeşitli propaganda araçlarıyla, Doğu Türkistan meselesini kendi tezleriyle anlatmaya çalıştığı bilinmektedir.

Tutanaklardan da görüldüğü üzere her geçen yıl Çin’den ekonomik beklenti artmaktadır. Bu artışın akabinde Çin’in de Türkiye’de faaliyetlerini artırdığı söylenebilir. Özellikle Vatan Partisi’nin davetiyle Ankara’da gerçekleşen ve Murat Ülker, Ethem Sancak gibi önemli iş insanlarının katıldığı “Üretimde Atılım için Türkiye-Çin İşbirliği” zirvesi, Çin’in Türkiye’de daha yoğun lobicilik faaliyeti yürüteceğinin bir işareti olarak görülebilir. (Oda TV, 2019)

Bu bağlamda 2000’lerde dönüşen Türkiye – Çin ilişkilerinin 2019 – 2020 itibariyle yeni bir eksene girebileceği söylenebilir. Bu noktada hem ekonomik bağımlılık hem de Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri üzerinden bir risk ortaya çıkacaktır ve  Türkiye buna karşı dikkatli bir politika üretmelidir.

Kaynakça: TBMM Çalışmalarında Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti İlişkileri: 1999 – 2019 – Emre KARTAL

Yorum yapın