2011-2015 Türkiye-Çin İlişkileri Nasıldı? TBMM’nin 24. Dönemi

TBMM 24. dönemi, 12 Haziran 2011 seçimlerinin akabinde başlamış, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan genel seçimlerin akabinde sona ermiştir. 24. dönemde Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, TBMM çoğunluğunu elde etmiş ve tek başına iktidarına devam etmiştir.

TBMM’de Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP ve seçimlere bağımsız giren BDP milletvekilleri ile diğer bağımsız ve bazı partilere katılan milletvekilleri muhalefet olarak yer aldılar. BDP milletvekilleri daha sonra kurulan Halkların Demokratik Partisi (HDP)’ne katılmışlardır (Göksel, Çınar, 2011).

2011-2015 Türkiye-Çin İlişkileri Nasıldı? TBMM'nin 24. Dönemi

24. dönemde TBMM çatısı altında, Türkiye – Çin ilişkileriyle alakalı ekonomi ve Doğu Türkistan bağlamında yoğun tartışmaların yaşandığı görülmüştür. Bu dönemde Çin hakkında “basın özgürlüğü”, “sosyal güvenlik” ve “internet yasakları” üzerinden bir olumsuz yaklaşım geliştiği de görülmektedir.

12 Ocak 2012 tarihinde Genel Kurulda görüşülen “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Ticari ve Ekonomik İşbirliğinin Geliştirilmesi ve Derinleştirilmesine İlişkin Çerçeve Anlaşması” çerçevesinde yapılan konuşmalarda hem Çin ile yapılan dış ticaret hem de Doğu Türkistan meselesi özellikle muhalefet tarafından detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir.

CHP Grubu adına konuşan Adana Milletvekili Ümit Özgümüş, Çin’in “büyüyen ve güçlenen bir ekonomisi” olduğunu ifade etmiş bu bağlamda olumlu bir söylem geliştirmiştir. Ancak Türkiye’nin Çin ile ne rekabet edebildiğini ne de faydalı bir ticaret yapabildiğini ifade etmiştir. MHP grubu adına konuşan Nevzat Korkmaz, Çin’in tek kutuplu dünya sistemine karşı duruş gösterdiğini bunun önemli olduğunu, ABD’ye karşı tek güçlü muhalefetin Çin olduğunu vurgulamıştır.

Çin ile Türkiye’nin ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Korkmaz, açılan dış ticaret makasını ise tehlikeli görmüş ve “Ekonomik ilişkilerimizdeki en önemli handikap aleyhimize artan bu dengesizliktir” demiştir. Korkmaz burada çok değinilmeyen Tayvan meselesine de atıfta bulunmuştur. Çin ile ilişkilerimizin Tayvan ile ilişkilerimizi bozmaması gerektiğini işaret etmiş ve doğrudan uçak hatları, çeşitli anlaşmalar yapılması gibi önerilerde bulunmuştur.

Tayvan ile ilişkilerin Çin ile ilişkilerimizi de çeşitlendireceğini vurgulayarak bir denge politikası önerisinde bulunmuştur. Son olarak da Çin’in Doğu Türkistan’da bir “şiddet politikası” yürüttüğü, asimilasyon yaptığını ifade ederek Türkiye’deki olumsuz Çin imajının ilk sebebinin bu olduğunu söylemiştir.

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal ise bu görüşmelere yakın bir dönemde yaptığı Çin ziyareti izlenimlerini aktarmış, Çin’in Türkiye ile ticarete önem verdiğini söylemiş ama gelen ürünlerin katma değeri olmadığı eleştirisini yapmıştır. Türkiye’de üretilebilecek şeylerin Çin’den alınmasının çok yanlış olduğunu vurgulamıştır. Kaşgarlı Mahmut’un Türk tarihi açısından önemine değinen Günal, Çin’de “Türk Kültür Yılı” ilanını vesile ederek “Kaşgarlı Mahmut Enstitüsü” kurulması teklifinde bulunmuştur.

CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner ise Konfüçyus’un şu sözleriyle konuşmasına başlamıştır: “Geçmiş kırgınlıkları unutmayanlar yeni dostluklar kuramazlar.” Öner, Çin ile kadım bir geçmişimiz olduğunu ve bunun pek çok sorunları içerdiğini ifade etmiş ancak geleceğe bakmak için bu sorunları geride bırakmak gerektiğini vurgulamıştır. “Çin’in Güvenlik Konseyi üyesi olduğunu dikkate alırsak Çin’le ilişkilerimizi iyileştirmenin siyasal alanda da çok olumlu etkiler yaratacağını değerlendirebiliriz.” diyen Öner, ekonomik ve siyasal olarak Çin ile ilişkileri geliştirme yanlısı bir konuşma yapmıştır.

Ancak Uygur meselesinde Çin yönetimini net bir şekilde eleştirmiştir. MHP grubu adına konuşan Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ise kapsamlı bir konuşma yaparak Çin’in Türkistan coğrafyasında yayılmacı bir politika izlediğini, Türk dünyasında Çin hegemonyası kurulmaya çalışıldığını, Çin’den gelen ucuz malların ve katma değeri olmayan malların alınmaması gerektiğini, ticari olarak hükümetin doğru politikalar yürütmediğini işaret etmiş ve Doğu Türkistan meselesiyle alakalı kapsamlı eleştiriler getirmiştir.

Doğu Türkistan’ın Çin-Türkiye görüşmelerinde hiç değişmeyen bir madde olması gerektiğini ifade eden Oğan, Uygurların Türkiye ve Çin arasında gerçek bir köprü olması için oradaki zulmün sona ermesi gerektiğini ifade etmiştir (TBMM Tutanak, 2012/1 : 44 – 50).

MHP’nin verdiği ve 3 Temmuz 2013 tarihinde genel kurulda görüşülen “Irak Türklerine ve Doğu Türkistan Türklerine karşı yapılan saldırıların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” hakkındaki araştırma önergesinde önemli noktalara değinilmiştir. Önergenin ilk imza sahibi MHP Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Uygurların büyük katliamlara maruz kaldığını ifade etmiş, hükümetin Barzani’ye verdiği desteği Rabia Kadir’e neden vermediğini sormuştur.

Uygurların insan hakları ihlallerine maruz kaldığını, yargısız infazlar yaşadıklarını söylemiş TBMM’nin Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın meselelerini araştırması gerektiğini ifade etmiştir. Önergenin aleyhinde söz alan AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar, konuşmasında diplomatik bir dil kullanmış, Çin’in toprak bütünlüğüne saygı gösterdiklerini, Doğu Türkistanlıların da insan haklarının evrenselliği ilkesi ışığında huzurlu bir yaşam sürmeleri için çalıştıklarını vurgulamıştır.

Hükümetin Türkiye – Çin ilişkilerini yürütürken Uygurları unutmadığını ifade ederek, Urumçi’de bir Türk sanayi bölgesi kurulacağını, bölgeye yatırım yapmak istediklerini, bölgede Türk markalarının satıldığı “Erdaoqiao Türk Ticaret Merkezi” adlı bir alışveriş merkezinin kurulduğunu söylemiştir. Önerge tartışılırken söz alan CHP İstanbul Milletvekili Osman Taney Korutürk, iktidarın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girme söylemlerini eleştirmiştir.

ŞİÖ’nün terörle mücadele adı altında Uygurları hedef aldığını da eklemiştir. Ayrıca NATO üyesi bir ülke olarak ŞİÖ hesaplarının gerçekçi olmadığını ve Çin ile o düzeyde işbirliğinin Türk dış politikasının istikametini değiştireceğini ifade ederek eleştirmiştir (TBMM Tutanak, 2013/1 : 26 – 30).

Çeşitli seferlerde hükümete gelen eleştirilere en net cevap dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından verilmiştir. Bu ise diplomatik ve kısıtlı bilgi içeren bir cevaptır. Davutoğlu, “Bakınız, cumhuriyet tarihi içinde, Urumçi’ye, Kaşgar’a, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve ben iki kez olmak üzere son üç yıl içinde dört seyahat gerçekleştirdik ve oradaki soydaşlarımızla da kucaklaştık. Çin’le olan yakın dostluk ilişkimiz sürmekle birlikte Sincan Uygur Özerk Bölgesi’yle de ilişkilerimizi geliştiriyoruz, geliştirmeye devam edeceğiz” demiş ve muhalefeti olguları değerlendirmemek ve realist bakmamakla suçlamıştır (TBMM Tutanak, 2012/2 : 49).

24 Ocak 2013 tarihinde MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından hazırlanan araştırma önergesi görüşüldü. Önerge Özellikle Çin ve Güneydoğu Asya’dan gelen sanayi ürünlerinin Türk üretimine verdiği zararların araştırılması yönündeydi (TBMM Tutanak, 2013/2 : 26).

30 Ekim 2013’te AK Parti İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın milli savunma ve askerlik ile alakalı bir muhalefet önergesi aleyhinde yaptığı konuşmadaki ifadeler genel Çin politikası söylemlerinin bir az dışında yer alması sebebiyle dikkate değerdir.

Ünal, Türkiye’nin savunmada millileştiğini ifade etmiş ve “Çin’den alınan hava savunma sistemlerinin NATO’ya rağmen Çin’den alınmasının en önemli sebebi, buradaki millîlik oranının yani ortak üretimin olmasıdır” Türk dış politikasının Batı’ya dönük söylemlerinin dışında Çin malı ile millilik arasında bir korelasyon kurmuştur (TBMM Tutanak, 2013/3 : 43).

Doğu Türkistan meselesiyle alakalı eleştirel söylemler MHP grubu tarafından yoğunlukla dile getirilmiştir. 11 Temmuz 2013 tarihinde Genel Kurul’da konuşan MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, Urumçi, Turfan ve Hoten’de silahsız Uygurların katledildiğini, tanklarla Uygur bölgelerine girildiğini, devletin pek çok ibadeti, oruç ve namazı yasakladığını vurgulamış ve Çin’in Uygurlara yönelik geniş çaplı bir insan hakları ihlali ve asimilasyon yürüttüğünü ifade etmiştir.

Ayrıca bu duruma Japonya’nın tepki verdiğini ve hücumbotlarla Doğu Türkistan bayrakları açtıklarını söylemiş ve Türk hükümetinin sessizliğini eleştirmiştir (TBMM Tutanak, 2013/3 : 85). Yine MHP grubunun tepkilerinden biri Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu Doğu Türkistan meselesiyle alakalı bir gündem dışı konuşma yapmıştır.

Halaçoğlu, Doğu Türkistan’ın ilk olarak 1878’de Çin işgali altına girdiğini ve sürekli bir bağımsızlık mücadelesi verildiğini zaman zaman ise başarılı olunduğunu vurgulamış, Çin’in Doğu Türkistan’da yoğun bir zulüm politikası izlediğini ifade etmiştir. Dini ve sosyal hayattaki Çin asimilasyon politikalarını tekraren ifade etmiştir (TBMM Tutanak, 2014/1 : 5).

Erdaoqiao bölgenin Çince adıdır. Doğu Türkistanlılar buraya “Döngkövrük” demektedir. İktidar partisi milletvekilinin Çince ismi kullanması, bölgedeki gelişmeleri ve isimleri Çinli kaynaklardan aldıkları, Çince resmi söylemleri tercih ettiklerini işaret etmektedir. Bu noktada bir Türkçe söylem bilgisizliği olduğu da kabul edilebilir.

4 Nisan 2015 tarihinde konuşan AK Parti Kırıkkale Milletvekiki Ramazan Can, iktidarın Çin politikalarındaki Doğu Türkistan’ın yerini şu şekilde ifade etmiştir: “Türkiye-Çin ilişkileri boyutu da keza Uygur soydaşlarımızın selameti bakımından tarafımızca ciddiyetle ele alınmakta, zira Çin’le bozulacak ilişkilerimizin Uygur soydaşların selameti bakımından da doğrudan olumsuz etkilerinin olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.” Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun söylemleri bu ifadelerle örtüşmektedir (TBMM Tutanak, 2015/1 : 17).

BDP/HDP grubundan da Çin ve Doğu Türkistan meselesine yönelik çeşitli çıkışlar gelmiştir. Genel olarak Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini dile getiren BDP/HDP grubu, diğer yandan ise Türkiye’deki Kürt meselesiyle Çin’deki Doğu Türkistan meselesi arasında benzerlikler kurmak şartıyla kendi politikalarına zemin oluşturmaktadır. Örnek olarak, 12 Aralık 2014 tarihinde HDP Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in konuşmasını alabiliriz.

Baluken, Türkiye’de “bölünme” olarak görülen özerkliğin Çin’de Uygurlar tarafından sahip olunan bir durum olduğunu ve Türkiye’de Uygurların bu talebinin haklı görüldüğünü ifade etmiştir. Çin’in baskı ve zulmünü kabul etmediklerini söyleyen Baluken, hiç bir halkın kendi kendini yönetme iradesine el koyulamayacağını vurgulamıştır (TBMM Tutanak, 2014/2 : 55 – 56).

Konulara göre söylem tablosu ise şu şekildedir:

Tablo 4: TBMM 24. Dönem Siyasi Partilere göre, Milletvekili Söylem Analiz Tablosu

TBMM 24. Dönem Siyasi Partilere göre, Milletvekili Söylem Analiz Tablosu

24. dönemde Çin’e yönelik olumsuz söylemlerin yoğun bir şekilde arttığı görülmektedir. Bu noktada özellikle Doğu Türkistan meselesinin Genel Kurul’da yoğun bir şekilde gündeme gelmesinin yeri önemlidir. Burada MHP grubu konuyu en çok gündeme getiren grup olmuştur.

Ayrıca ekonomik bağlamda da dış ticarette oluşan dengesizliğe tepki de artmıştır. İnsan hakları ve özgürlükler bağlamında olumsuz söylemlerin de gündeme geliyor olması önemli bir gelişmedir. Dış politika bağlamında 24. Dönem geride kalan incelediğimiz dönemlere göre daha fazla değerlendirmenin bulunduğu bir dönem olmuştur.

Çin’in yayılmacı politikaları ve ŞİÖ bağlamındaki eylemleri gündeme gelmiştir. Çin’in tek kutuplu sisteme iyi bir muhalif olduğu noktasında bir fikri birleşme olsa da yayılmacı bir politika yürüttüğüne dair eleştiriler gelmiştir.

Kaynakça: TBMM Çalışmalarında Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti İlişkileri: 1999 – 2019 – Emre KARTAL

Yorum yapın