Yumurta kanalında döllenme gerçekleştikten sonra embriyonun rahimde gelişim süreci devam eder. İnsanlarda toplam gebelik süresi 38-40 haftadır. Döllenme sonucu oluşan zigot, önce embriyo, farklılaşmanın ileri evrelerinde fetüs adını alır.
Zigotun bölünerek sayıca ve hacimce artmasına büyüme denir. Büyümeyle boy ve kilo artışı gibi vücut ölçülerinde değişiklikler gözlenir. Gelişme ise zigotun kendi türüne ait özellikleri gösteren ergin bir hâle gelmesini içeren bir kavramdır. Büyüme ve gelişme üzerinde kalıtım ve çevresel faktörler etkilidir. Zigotun büyüme ve gelişmesi sırasıyla; segmentasyon, gastrulasyon, farklılaşma ve organogenez dönemleriyle gerçekleşir.
a- Segmentasyon Evresi
Zigot, yumurta kanalında sillerin hareketi ve düz kasların yardımıyla rahime doğru ilerlerken segmentasyon adı verilen birbirini izleyen hızlı mitoz bölünmeler geçirir. Hücre büyümesi görülmeden zigot gittikçe küçülen hücrelere bölünür. Bu nedenle hücre sayısı artmasına rağmen toplam hacim, zigot ile aynıdır. Hücrelerin DNA’sındaki genlerin tamamı aktiftir.

Segmentasyon bölünmeleri, yumurta kanalında yaklaşık üç gün sürer. Bu süreçte besin kaynağı olarak kendi sitoplazmasını kullanır. Mitoz bölünmeler sonucu oluşan hücrelerden her biri blastomer adını alır. Blastomerler bölünmeye devam ederek çok sayıda hücre oluşmasını sağlar. Oluşan bu hücreler, aynı büyüklükte ve kalıtsal yapıdaki dut görünümlü hücre topluluğu olan morulayı oluşturur.
Sekiz kez mitoz bölünme geçirdikten sonra hücreler, kenarlara doğru göç eder ve içi boş, top şeklindeki hücre topluluğu blastula oluşur. İçindeki sıvı dolu boşluk blastula boşluğu (blastosöl) adını alır. Blastula evresindeki hücre kitlesine blastosist denir. Blastosist hâlindeki embriyo, rahime ulaşır ve döl yatağına tutunmaya başlar.
Blastosistten alınan hücrelere embriyonal kök hücre denir. Bu hücrelerin, hücre kültürü gibi ortamlarda çoğaltılmasıyla aşağıdaki görselde görüldüğü gibi birçok hücreye dönüşebilme yetenekleri vardır.

! Segmentasyon evresinde hücre büyümesi olmadan zigot git gide küçülen hücrelere bölünür. Blastomerlerdeki toplam madde miktarı, zigotun büyümeden bölünmesi ve yapısındaki besin maddelerinin bu dönemde kullanılacak enerji üretimi için harcanması nedeniyle zigotunkinden daha azdır. |
Bilgi NotuEmbriyonik zarlar:
|
Blastosistin rahim iç duvarına (endometriuma) tutunmasına implantasyon denir. İmplantasyondan sonra embriyoyu koruyan; amniyon, koryon, vitellüs, allantoyis zarları oluşur. Bu zarlar, embriyonik zarlar adını alır.
Segmentasyon evresinden sonra hücre bölünme hızı azalır ve oluşan hücrelerin türe özgü şekil aldığı embriyonik gelişimin büyüme ve farklılaşma evreleri başlar.

b- Büyüme ve Farklılaşma (Embriyonik Evre)
Embriyonik evre zigotun hücre yüzey alanını aşarak embriyonun büyüyüp geliştiği evreleri kapsar. Zigotta hücre bölünmeleri ve hücre kütlesinin artması sonucu büyüme, gelişme ve farklılaşma ile zigottan yeni bir birey meydana gelir. Bu süreçte gastrulasyon, farklılaşma ve organogenez evreleri gözlenir.
Gastrulasyon evresi, implantasyonun tamamlanmasıyla başlar. Blastosistin alt yüzeyindeki bir hücre takımı, hücre göçüyle blastula boşluğuna doğru hareket eder. Bu evrede tek tabakalı olan blastula, gastrulaya dönüşür. Gastrula boşluğu oluşur ve boşluğun dışarı açılan kısmına blastopor (ilk ağız) denir.
Gastrula boşluğu ileriki dönemlerde sindirim borusunu, blastopor ise ağzı oluşturacaktır. Gastrulasyon evresinde, ileride çeşitli doku ve organları oluşturacak olan ektoderm (dış deri) ve endoderm (iç deri) hücre tabakaları meydana gelir. Örneğin ektoderm tabakasından kıl, tırnaklar, göz merceği gibi yapılar oluşur. Endodermden solunum yolu, karaciğer, pankreas gibi yapılar oluşur.

Farklılaşma evresinde gastrulasyondan sonra içeriye doğru göç eden hücreler blastosölde üçüncü bir tabaka oluşturur ve bu tabaka mezoderm (orta deri) adını alır. Mezoderm tabakası da endoderm ve ektoderm tabakası gibi ilerde çeşitli doku ve organları meydana getirir.
Organogenez evresinde ektoderm, endoderm ve mezoderm tabakalarından, organ taslakları oluşur. Örneğin mezoderm tabakasından böbrek, üreme organları gibi yapılar oluşur. Birçok organ, birden fazla embriyonik tabakadan meydana gelebilir. Örneğin sindirim borusunun ön ucu ağızdır ve ağız içi ektodermden köken alırken bağırsak epiteli endodermden köken alır. Buna embriyonik indüksiyon denir.
Organogenezde ilk oluşan organlar beyin ve omuriliktir. Organ oluşumu, gebeliğin ilk üç ayında gerçekleşir. Bu nedenle gebeliğin ilk üç ayında yetersiz beslenme, bazı ilaçlar, virütik hastalıklar, radyasyon gibi etkenler embriyonun gelişimini olumsuz etkileyebilir. Organogenezin ardından hücre büyümesi ve farklılaşması gerçekleşir.
Kendi işlevlerini yapacak hücreler bir araya gelerek dokuları, dokular da organların oluşumunu sağlar. Organogenez sürecinde bazı hücreler kendi yerlerinden ayrılarak başka yerlere göç ederken bazı hücreler de ölüme programlanmıştır. Buna apoptozis denir. Parmaklar arasındaki boşluklar, sindirim kanalı boşluğu, kalbin karıncık ve kulakçık içindeki yapılar gibi boşluklar bu programlanmış hücre ölümleri sayesinde gerçekleşir.
Bilgi Notu Embriyonik indüksiyon: Embriyonik hücrelerin sayısı arttıkça hücre yüzey proteinleri aracılığıyla temas etme, sinyal alıp verme, komşu hücreler tarafından büyüme faktörlerinin etkisinin sağlanması gerçekleşir. Tüm bunlar hücreleri belli bir yola yönlendirerek değişikliklere neden olur. Bu olaya embriyonik indüksiyon denir. |
c- Plasenta
Blastosistin dış tabakası dışarı doğru büyüyüp endometriyumla birleşerek plasentayı oluşturur. Gelişmenin ilk 2-4 haftalık döneminde embriyo, besin ihtiyacını endometriyumdan karşılar. Plasenta, hem anneye hem de embriyoya ait kan damarlarını içeren disk şeklinde bir yapıdır. Dıştan içe doğru koryon ve amniyon zarından oluşur. Bu zarların arasından iki atardamar, bir toplardamar göbek kordununu oluşturur. Göbek kordonundaki kan embriyoya aittir.
Göbek kordonunun amacı plasenta ile bebek arasındaki madde alışverişini sağlayan damarları korumaktır. Annenin atardamarıyla getirilen kan, plasentadaki kan gölcüklerine boşaltılır. Bu kandaki besin, oksijen, vitamin, mineral ve antikor gibi faydalı maddeler göbek kordonundaki toplardamar ile embriyoya ulaştırılır. Embriyoya ait kılcallar ve villuslar, plasentanın anne tarafına doğru çıkıntılar oluşturur. Madde değişimi fetüs kılcal damar yatağı ve annenin kan gölcükleri arasında difüzyon, aktif taşıma ve seçici emilimle gerçekleşir.
Bilgi Notu_________________________ Göbek kordonu: Doğum sırasında göbek kordonu içinde kalan kana kordon kanı denir. Kordon kanı kök hücre elde edilebilecek en genç kök hücreleri barındırır. Bunlar saklanmak için dondurulduklarında yaşlanma ve yıpranma süreçleri de durdurulmuş olur. Kordon kanı kök hücrelerinin kemik iliği kök hücrelerine göre üreme hızı daha fazladır. Kordon kanı, lösemi, lenfoma, orak hücreli anemi gibi pek çok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Ülkemizde “kordon kanı” bankası olarak hizmet veren kuruluşlar bulunmaktadır. (Kaynak: http://e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/ec- zaciodasiyayinlari/ila_habr-oca04/9. pdf, düzenlenmiştir.) |
! İnsanda plasentadan salgılanan gonadotropine “insan koryonik gonadotropini (hCG)” adı verilir. Bu hormon korpus luteumun büyümesini sağlayarak progesteron ve östrojen hormonlarının salgılanmasını sağlar. hCG’nin, erken gebelik döneminde kan ve idrarda bulunması gebelik tespitinde kullanılır. |
Embriyonun ürettiği karbondioksit, amonyak gibi zararlı maddeler göbek kordonundaki atardamarlar ile plasentaya oradan da annenin boşaltım organlarına ulaştırılır. Anne ve embriyo, plasentada madde alışverişi yaparak embriyonun beslenmesini, bağışıklıkla korunmasını, solunum gazlarının alınıp verilmesini ve embriyonun metabolik atıklarının uzaklaştırılmasını sağlar. Anne kanı, bir toplardamar aracılığıyla plasentadan ayrılır.
! Atardamarlar, fetüs metabolizmasıyla oluşan atıkları plasentaya taşırken toplardamar anne kanından alınan besin, oksijen ve yararlı tüm molekülleri fetüse iletir. Embriyoda solunum, sindirim ve boşaltım sistemleri aktif görev yapmaz. |

ç- Fetal Evre
Döllenmenin 4. haftasında kalp, dakikada yaklaşık 65 atımla çalışmaya başlamıştır. Gebeliğin 3. ayından sonra embriyo, fetüs olarak adlandırılır. Bu döneme fetal evre denir. Fetal evrede organlar artık daha belirgin bir hâl alır. Ancak doğuma kadar hatta doğumda bile fetüsün sinir sistemi, böbrekler ve karaciğer gelişimi tam anlamıyla tamamlanmamıştır.

Dördüncü aydan sonra fetüsün organları, yeni doğanınkiyle neredeyse aynıdır. Ancak organlardaki hücresel değişim devam eder. Fetüs özellikle gebeliğin son 3 ayında ağırlaşır ve boyca uzar. Amniyotik boşlukta hava bulunmadığından fetal yaşam sürecinde solunum işlevi oluşamaz.
Gebeliğin 3 ve 4. aylarında omurilik ve beyin sapı ile ilgili refleksler oluşmasına rağmen merkezî sinir sisteminin beyin kabuğunu ilgilendiren işlevleri doğumda bile tam gelişmemiştir.
Fetüs böbrekleri idrar yapımına gebeliğin yaklaşık 6. ayında başlar ve amniyon sıvısının yaklaşık %70-80’i fetüs idrarından oluşur. Fakat bu idrar, kandaki atıklar göbek kordonu ile uzaklaştırıldığından tam bir idrar değildir. Fetüste böbrek gelişimindeki bozukluklar amniyon sıvısı oluşumunu azaltır ve fetüsün ölümüne yol açabilir.

Genellikle hamileliğin tamamlanması sonucu yaklaşık 270 gün sonra çocuk doğar. Bu dönemden önce doğan çocuklar prematüre olarak adlandırılır. Doğum başladığında uterustaki kasılmalar sayesinde serviks genişler. Serviksin genişlemesi, oksitosin salgısını artıran sinirlerin uyarılmasına neden olur. Salgılanan oksitosin, uterusun kasılmalarını artırır ve doğum gerçekleşir.
Ayrıca oksitosin salgısı süt kanallarına sütün dolmasını sağlayarak doğan bebeğin beslenmesini ve annenin bu duruma hazır olmasını sağlar. Gebelikte; fetüs (yaklaşık 3500 g), plasenta, amniyon sıvısı, uterus, meme dokusu gibi yapıların ağırlığının artmasıyla anne, yaklaşık 12.5 kg alır.