Sırp İsyanı (1804-1817)

Osmanlı Devleti’nin XV. yüzyılda topraklarına kattığı Sırbistan’da halkın kendi diliyle konuşmasına ve kendi inancına göre ibadet etmesine izin verilmiştir. Sırpların yaşadığı bölgede, XVIII. yüzyılın ortalarına kadar devlete karşı önemli bir olay yaşanmamıştır. An­cak bu yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti ile Avusturya ve Rusya arasında yapılan savaşlarda Sırbistan savaş alanı hâline gelmiştir.

Ayrıca Avusturya ve Rusya, Sırpları ayaklandırmak için milliyetçilik propagandası yapmış, buradaki güvenli ve huzurlu havayı boz­muştur. Merkezî otoritenin zayıflaması, vergilerin artırılması ve yeniçeriler ile âyanların baskılarının artması sonucunda Sırplar, Osmanlı Devleti’ne baş kaldırmıştır.

Sırplar, bağımsız bir devlet kurma isteğiyle 1804’te Kara Yorgi önderliğinde isyan başlatmıştır. Sırpların, isyan ha­reketine Rusya destek vermiş ve Karadağlıların da katılmasıyla isyan daha da şiddetlenmiştir.

Ancak Rusya’nın himayesinde bir Sırp devleti görmek istemeyen Avusturya, bağımsız Sırp Devleti’ne karşı çıkmıştır. Bu durum Avusturya ile Rusya arasında an­laşmazlığa neden olmuştur.

Sırp İsyanı (Tablo)
Sırp İsyanı (Tablo)

Sırp İsyanı, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan 1812 Bükreş Antlaşması’na kadar sür­müş ve bu antlaşmayla Sırplara ayrıcalıklar verilmiştir. 1812 Bükreş Antlaşması’ndan sonra Sırpların bağımsızlık hareketleri devam etmiştir. Bu sorunu kesin olarak çözmek isteyen Osmanlı Devleti, 1813’te Kara Yorgi’yi mağ­lup etmiştir. Böylece Sırp İsyanı sona ermiş ve Sırbistan yeniden devlet merkezine bağlanmıştır. Osmanlı Devleti, 1816’da Sırplara geniş haklar vermiştir. 1817 yılında Osmanlı Devleti’nin sınırları içerisinde, İstanbul’a bağlı olmak koşuluyla Sırbistan Prensliği ortaya çıkmıştır.

Böylece Osmanlı tarihinde ilk defa bir Hristiyan topluluğu ba­ğımsızlık için harekete geçmiş, sınırlı da olsa başarıya ulaşmış ve siyasi olarak kendini tanıtmıştır. Bu durum diğer azınlıklar için de örnek olmuştur. Nitekim Sırp İsyanı’ndan hemen sonra Yunan İsyanı başlamıştır.

Yorum yapın